Bizim kültürümüzde savaş yoktur…
Biz asla savaşmayız… Ya ne yaparız?
Biz cihat ederiz… Ve cihat bizim kültürümüzün özünde
vardır…
Alparslan’dan Fatih Sultan Mehmet’e… Yavuz Sultan Selim’den Kanuni
Sultan Süleyman’a…
Sultan Abdülaziz’den, Ulu Hakan Abdülhamit Han’a kadar…
Kut’ul Amare’den Çanakkale Savaşına, Dumlupınar’dan Sakarya meydan
muharebesine kadar…
Kıbrıs Barış Harekâtından, 15 Temmuz hain kalkışmasına… Fırat
kalkanı harekatından Ziytin Dalı harekatına kadar… Özümüzde hep o
duygu vardır…
Nedir cihat?
Allah yolunda, Allah rızası için… Mazlumu zalimin elinden
kurtarmak… Dini imanı, namusu düşmanın istilasından kurtarmak…
Vatanını, bayrağını toprağını savunmak…
Bu uğurda can almak… Bu uğurda can vermek…
Bu uğurda eşten, anadan, babadan, yardan geçmek…
Bu uğurda ölürsem şehit olurum diye haykırmak…
Ve bu uğurda gülerek cepheye seğirtmek…
Buna kim nasıl bir isim verirse versin…
Müslüman buna cihat ismi vermektedir…
Cehit yapan yiğidin adı mücahittir…
Mehmetçik onun için mücadelesinde can verdiğinde al bayrağa sarılı
tabut içinde şehit olarak gelmektedir…
İşte bu sebeple…
Cihat çok önemlidir…
Ama cihat sadece cephede savaşmak değildir… Savaşı siyaseti alet
etmemek gerekir diyen her ne kadar asker olsa da savaşın esası
siyasetle yönetilmektedir. Ve esas savaşı kazanan siyasi
zekâ...