(*Marx ve yakın dostu Engels’in fikir babaları da Darwin'in 'Türlerin Kökeni’' isimli eseriydi.)
Marx'ın Yahudi kökenli bir ailenin Protestan geleneklerine göre vaftiz edildiğini, çocukluk yıllarında herhangi bir din eğitimi almadan büyüdüğünü ve yirmili yaşlarda “tavizsiz bir ateist" kimliği benimsediğini biliyoruz. Marx'ı bir yönüyle 'vaftizli ateist' diye tanımlıyorum.
* * *
Kendi tercihi tabii ki ama Marx, katıksız bir ateist olmasaydı, o büyük zekasıyla çok daha geniş kesimlere hitap edebilirdi diye düşünürüm.
Marksistler dinin özel hayata ilişkin inanç olduğunu, dolayısıyla dine inanma veya inanmama hakkını savunurlar ama epistemolojik anlamıyla dini inanca karşı mücadele etmeyi de vazife olarak görürler. Yani, Marksist arkadaşların kafası da fena halde karışıktır!
Neyse... Marx'ı mezarından kaldırıp şehadet getirtemeyeceğimize göre, bırakalım o yerinde yatsın, biz de onun "Görünen, gerçek olsaydı, bilime gerek kalmazdı." ünlü sözüne atıf yaparak girizgahı zorlayalım...