Dostoyevski'nin maksadındaki farklı derinliği görememiş de olabilirim ama yine de eğilerek iktidar olmayı cesaretle aynı paranteze hapsetmesini uygun bulmuyorum.
Realiteyle ne kadar örtüştüğü tartışmaya açık olsa da, eğilmeden iktidar olabilmek ve cesaret kelimesi birbirlerine daha çok yakışıyor sanki.
Eğilmekte bir iki yüzlülük, bir yalakalık, bir fenalığı gizleme, daha da ötesi, amaç için her şeyi yapmayı meşru kılan mayınlı, sarhoş bir alan var.
Siyaset kurumuna ne kadar da benziyor değil mi tüm bu kavramlar.
İsmi büyük olanın sözü geçerli olduğuna göre itirazımı yok saymanızı anlayabilirim.
İşte bu şartlanmaya, şöhretin büyüsü demek uygun olabilir.