Gündem seçim ve deprem ama gerçeğe ihanet edildiği zaman korsan
gündemler yazmayı severim.
Sıcak gündeme birazdan geçeceğim.. Okurlarım çeşitli sorular
soruyorlar bana. Affınıza sığınarak bu sorular karşısında kendimi
biraz anlatma ihtiyacı duyuyorum.
Bu coğrafyada yaşayan bir çok insan gibi ben de defalarca
haksızlığa uğradım, uğruyorum.
DGM dahil, yazdıklarımdan dolayı hapis ve para cezaları
aldım, almaya devam ediyorum.
En doğru haberlerim, siyaset ve medya çeteleri tarafından yalan
ilan edilerek karartılmaya çalışıldı.
Teslim olmadım.
Teslim olmadıkça üzerime daha çok geldiler!
Üzerime gelindikçe daha çok direndim!
Bil(e)medikleri, bana yüklendikçe geriye gitmek yerine,
ilerlerim!
Keşke pes etme huyum olsaydı, hayat bu kadar yormazdı
beni!
Ölümlüler için pes etmek, çok utanç verici bir duygu değil mi sizce
de?
Zihin konforları için bu satırların yazarını sürekli kategorize
etmek istediler; sağcı-solcu, ocu-bucu...
Oysa hep kafama göre takıldım.
Tek ideolojim; İyi insan, kötü insan oldu. Belki Her zaman
beceremedim ama bu yönde gayretim oldu.
Bedelini ödedim, ödemeye devam ediyorum.
Lordlar Kamarası kitabımdaki giriş bölümünde
yazmıştım.
"Hayatım, küçük bir adamı koca dünyaya sığdırmak
istemeyenlere karşı itirazın hikâyesidir..."
Mutevazi dünyam saldırılardan hiç kurtulamadı. İki kez
bıçaklandım, tornovidayla saldırıya uğradım. İftiralar atıldı.
Tetikçiler tutuldu. Hayat bana sürekli "arkana bakarak
yürü! " dedi.
Oysa, Allah şahittir ki, yolda yürürken karıncayı ezmemek için
caddenin ortasına çıkarım.
Bana 14- 15 yıl arkadaşlık yapan kedimi gömdüğüm yeri bazı bazı
ziyaret ederim.
Ezilmek üzere olan kediyi kurtarmak için arabanın altına attı ruhum
beni.
Kediyi kurtardım, sol bacağımı kurtaramadım. Araba üstümden geçti,
sol ayak bileğim halen sızlar.