CHP'yi yakından takip edenler Özgür Özel ve
Ekrem İmamoğlu'nun perde arkasında kontrollü bir
bilek güreşi yaptığını biliyorlar.
Şu anda İmamoğlu'nun partideki gücü Özgür Özel'den çok daha
fazla.
Sorsan "Böyle bir güç yarışında değiliz!" derler
ama bu sadece siyaseten söylenmiş bir söz olur.
Siyasetin fıtratı gereği bunda ayıplanacak bir durum yok.
Neticede siyaset kurumu, güç alanlarını büyütmek için yapılır.
Siyasetin asimetrik yazılı olmayan kuralı, mümkün olduğu kadar
gücünü paylaşmamaktır.
Bu tanımlama soğuk ve sevimsiz duruyor ama güç konusunda siyasetin
esneme payı maalesef pek azdır. Emile Alain'in
"İnsanoğlu karşısındakinin rızasını almak isterse, kuvvetin
manası kalır mı?" sözleri, anlatmak istediğimi benden daha
iyi özetliyor.
Bu arada Kemal Kılıçdaroğlu'nu takip edenleriniz
vardır.
Harıl harıl çalışıyor.
Neredeyse CHP genel başkanlığında bu kadar aktif değildi.
Vakıf işleri...
Partili misafirlerini kabul etmeler...
Sosyal medya faaliyetleri...
"Acaba top önüme bir daha düşer mi? " umuduyla
aktif pusuya yatmalar...
İnsan bir tatile gitmez mi?
Kırda, bayırda dolaşmaz mı?
İnsan bir nefes almaz mı?
Kemal Bey kusura bakmasın da, halen bu siyaseti kavrayamadı.
"Sırtımdan hançerler yedim" dedi.
Bana göre de hançerlendi ama sırtına yediği hançerleri çıkartmanın
yolu, saman alevi gibi parlayıp, halen o hançerlerle yaşamak
mıdır?
Çıkar o hançerleri, sapla masaya.
"Şunlar şunlar, böyle böyle hançeri sapladılar"
de.
Özeleştirini açık açık ver.
Evet, bazı parti liderleri ve CHP içinden hançer yedi ama
kendisi de seçmenlerini hayal kırıklığına uğratan milletvekili
listesi yapmadı mı?
Kendisini aday diye dayatmadı mı?
Asla vekillik hak etmeyenlere sebil gibi vekillik dağıtırsan, kendi
teşkilatın yerine başka vekilleri CHP listesine koyarsan.
Üstüne bir de 39 vekili başka partilere verirsen, siyaseti uzaktan
seyretmeyi de hak edersin...
Elini masaya vurması gereken vakit, ittifak ortaklarının adaylık
öncesinde ısrarla "Kılıçdaroğlu seçilemez"
propagandası yaptıkları zamandı mesela.
"Bir dakika arkadaş, sizin niyetiniz nedir?"
diyemedi.
Eften-püften konularda, yanında akılları kendilerine yetmeyen
danışmanlarının önerisi ile masaya tokat atmalar falan komikti.
Masaya tokat atarken bile elleri ile kelimeleri arasında senkron
problemi vardı.
Velhasıl; hançer, kim tarafından saplanırsa saplansın, bu bir
ihanettir elbette ama o hançerler, bir meleğe de saplanmadı!