Meral Akşener, iyi başladığı seçim koşusunda önce tökezledi, sonra
üst üste kritik hatalar yaptı.
Cumhurbaşkanı adaylığı sürecini iyi yönetemedi.
Meral Hanım çabuk küser, darılmasın ama süreci kötü yönetti.
Dağıttığı, ya da dağıtmak zorunda kaldığı masaya geri döndü,
döndüğü masadan yine somut bir şey alamadı. Sadece almış gibi
davranmak zorunda kaldı!
Yavaş ve İmamoğlu için yeniden oturduğu masadan sadece yerine
getirilmesi şartlara bağlı, muğlak bir söz alarak partisine geri
dönmek zorunda kaldı.
Ciddi siyasi tecrübesine rağmen...
Zamanlama, strateji, sevk etme ve yönlendirme hataları yaptı.
Ya da kurmayları yanlış yönlendirdi.
Her şeyi bırakın, rakip analizi dahi yap(a)madı!
Zaten belliydi ama sonuçlardan da kesinleşti ki, Akşener'in birinci
rakibi Kılıçdaroğlu, ikinci rakibi Erdoğan'dı!
Birinci rakibe tuş olurken, ikincisi için ortaya çıkmış sağlıklı
bir ar-ge çalışmasının bile yapılmadığı görüldü.
Aldığım bilgilere göre, İyi Parti'de uzun süredir sıkışan
gaz, her an alevlenebilir.
Akşener'in partisinde ciddi bir revizyon yapacağını öğrendim.
Üstelik bir bölümünü bakan yapacağım diye, bir bölümünü de direkt
tasfiye etmeyi düşündüğü isimler partinin kritik simaları.
Geçmiş yazılarımı takip edenler hatırlarlar.
Koray Aydın ve Ali Ağıralioğlu'nun istifanın
eşiğinde olduğunu yazmıştım.
Gelinen nokta, bu önemli iki isimle de sınırlı değil.
İsimleri biliyorum ama off the record olduğu için yazamıyorum,
sadece şunu söyleyebilirim.
Çoğu partinin kritik yerinde ve kamuoyunun tanıdığı
isimler!
Çarşamba gününe kadar Akşener partide olağanüstü hal ilan ederek,
bu isimleri ikna edemezse, siyasi haritayı değiştirebilecek
sonuçlar ortaya çıkacak gibi görünüyor.
Son olarak...
Niyet değil, yüz okuması olarak Meral Akşener'in
Saadet Partisi önündeki fotoğrafının, yaşadığı hayal kırıklığının
belgesi olduğunu belgeleyebilirim.
Bir gazeteci olarak o fotoğrafın ışık kırılması olduğunu söylemenin
fizik kuralına aykırı olduğunu rahatlıkla yazabilirim.
Evet, Meral Hanımın yüzünde ışığın bir miktar ters yansıması var
ama ışık hangi açıdan gelirse gelsin, göz ve dudakların mimiğini
asla değiştiremez!
Keşke, kurmayları daha inanılır bir mazeret bulsalardı.
Photoshop deselerdi, yine bir parça mantığı olabilirdi.
Işık, öyle kırılmaz.
O bir kalp kırılmasının fotoğrafıydı!
MANSUR YAVAŞ!
Mansur Yavaş, dün gece Habertürk'te Fatih
Altaylı'nın konuğuydu.
Özellikle son yarım saatindeki doğallığı ve sade anlatışını
beğendim ama...
Yavaş'ın "Biraz daha vaktimiz olsa şunu önerecektik;
Cumhurbaşkanı yardımcısı olarak sayın Ekrem İmamoğlu ile beni ilan
edelim diğer genel başkanlar da milletvekili olsunlar ve
partilerinin başında olsunlar. Ben hala onun doğru olduğuna
inanıyorum." ifadeleri çok tartışılacak.
Samimi siyasetçilerin kamuoyu ile paylaştığı samimi sözler çoğu
zaman problem olur.
Tıpkı, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent
Kuşoğlu'nun, ben ve Tamer Korkmaz'la TV100'deki
Memleket programındaki samimi açıklamaları gibi ama...
Yavaş, başta Meral Akşener ve DP Lideri
Gültekin Uysal olmak üzere genel başkanların
Cumhurbaşkanı Yardımcısı olmasına karşı olduğunu söyledi.
Bu sözler bana göre de doğru ama kapanmış bir dosyanın kapağını
açma niyeti, doğal olarak diğer genel başkanları rahatsız
edebileceği gibi, "Sadece ben ve İmamoğlu Cumhurbaşkanı
Yardımcısı olmaya layığız! " olarak algılanmaya da
müsait.
Manipüle edilmeye açık, kaşınacak bir yara bırakabilir çünkü...
Olan olmuş, konu kapanmış.
Defalarca tartışmaya açılan masa ve masanın kararlarını yeniden
tartışmaya açmanın kendisi dâhil hiç kimseye faydası olmayacağı
kesin, zarar getirmesi muhtemel!
Keşke, Yavaş adına düşünenler bu sözleri söyletmeseydi!
İSLAM DÜNYASI İNANDIĞI ALLAH'A GÜVENMEDİĞİ İÇİN SIRTI YERDEN KALKMIYOR!
25- 30 yılı aşkın bir süredir bıkmadan, usanmadan dostlarıma
"İslam dünyasının sırtının yerden kalkmamasının nedeni,
inandıkları Allah'a güvenmemeleridir." derim.
Müslüman dünyası, istisnaları hariç, nedense Allah'a inanınca her
şeyin yeterli olduğunu düşünürler.
Oysa Allah'a inanmak yetmez!
İnandığın Allah'a güveneceksin de!
Mesela Newton'un hareket yasalarında...
"Hareket etmeyen bir cisim, üzerine bir net kuvvet etki
edinceye dek hareket etmeyecektir." der.
Aksi görüşün, fiziğin kuralını ihlal olduğunu bilen muhafazakâr
kitlenin, Allah'ın yasaları karşısındaki laubalilik, kayıtsızlık ve
istismarı utanç verici.
Çünkü referans olarak gösterdiği Allah'ı ve insanları kandırmaya
teşebbüs var.
Ya referans yapmayacaksın, ya da yaptığın referansa
uyacaksın!
İncittiğin Sarı Çizmeli Mehmet Ağa değil! O bir Allah...
Seküler yaşayanlar için diyeceğim bir şey yok. Kendi tercihleri
ama...
Hem inançlı olacaksınız, hem de ABD güçlü diye ABD'ye…
Rusya güçlü diye Rusya'ya güvenirseniz…
Allah'ın "Git, güvendiklerin yardım etsin!"
yaklaşımına muhatap kalırsınız.
Kalıyorsunuz da...
Altın uçaklı tuvaletlerde peygamber bekçiliği yapan Arabistan
yönetimi gibi mesela!
Din istismarı yapan siyasetçiler mesela!
Şirkin tövbesini dahi kabul etmeyen Allah'a şirk şöleni yapanlar
mesela!
Hepimiz bir parça "Ateş almaya gelip, gidecek"
misafirleriz.
İslam dünyası seküler kitleyle uğraşacağına, ellerine aldıkları
ateşleri nerede söndüreceklerini düşünsünler!
Yoksa o kor onları yakacak!
Biraz da uzak durarak lütfen!