Genel başkanlık dönemi dahil en kolay ulaşılan lider Deniz Baykal'dı!
Ev telefonunu mutlaka kendisi açar, sakince "Buyurun" derdi.
İlk zamanlar Baykal'a en rahat evden ulaşıldığını bilmiyordum.
Bilen gazeteciler de saklıyordu!
Gazetecinin gazeteciye dost olmadığını bildiğim için çoğunu iyi tanısam da gazetecilerden her zaman az dostum olmuştur.
Neyse...
Yıllar önceydi.
Baykal, CHP Genel Başkanı ve ana muhalefetin lideri...
Tv'de söylediği "Bana ev dahil her yerden ulaşılır" sözünü test etmek için evinin numarasını buldum.
İkinci çalmada açınca şaşırmıs, biraz heyecanlanmış, çokça da saçmalamışdım!..
- Buyurun!
+ Kimsiniz?
- Deniz.
+ Hangi Deniz?..
- Siz kimsiniz? Kimi aradınız?
+ Ben Talat! Deniz Beyi aramıştım ama!..
+ Talat derken!
- Yanlış mı aradım acaba?..
+ (Sinirlenerek...) Deniz benim kardeşim, bennn!..
(Bundan sonraki sözlerimle, afferdersiniz sıç....... kalmayıp, bir de üstüne sıvamıştım!)
- Ben Deniz'i değil, Deniz Baykal'ı arıyorum!
+ Kardeşim, akşam akşam canımı niye sıkıyorsunuz? Tövbe...Tövbe...
-Dıııııt!.. Dııııııt!..
Baykal, çat diye suratıma kapatmıştı telefonu!
Haklıydı!
Lakin arayan çömez bir muhabirdi!
Kapatmadan önceki "Kardeşim, akşam akşam canımı niye sıkıyorsunuz? " kelimesindeki tonlamadan, aradığım kişinin Deniz Baykal olduğunu anlamıştım ama artık geçti!
Allak bullak olmuştum...
'Bela iş başında" filminde "Başaramıyacağım Hank. Üşüyorum dostum. Her tarafım üşüyor. Beyaz bir ışık görmeye başladım. Lanet olsun ışık bile beyaz! " çaresizliği ile...
'Wanted' filmindeki
"Bugünün bitmesi ne kadar iyi olabilir ki? Yarın sabah her şey yeniden başlayacak.” duygusu arasına sıkışan bir adam düşünün!
O bendim!