Bu sütunları takip eden okurlarım bilir. 10 ayı aşkın zamandır,
bir kökü dışarıda, diğer kökleri içeride networku geniş bir
hücrenin sıra dışı planları olduğunu sık sık yazdım.
Plan, önce sokakları karıştırmak, sonra da darbeye zemin
hazırlayacak bir projeksiyon geliştirmek.
DEM'in sokakları işaret etmesi ve Emniyet’teki son
gelişmelerin büyük olayların küçük bir fragmanı olup olmadığını
henüz bilmiyoruz...
Sonucu şimdilik zamanın hakemliğine bırakalım.
Çoğumuz, belki de hepimiz...
Her hangi kritik bir olayla karşılaştığımız zaman objektif olmakta
zorlanıyoruz.
Çünkü...
Hangi yaştaysak, o yaşa kadar biriktirdiğimiz ideolojik bakışımız,
okuduklarımız, duyduklarımız önümüzdeki gerçeği bloke
edebiliyor.
Önyargılarımız bir Çin Seddi gibi önümüze
dikiliyor.
Belki bu satırların yazarı da zaman zaman eleştirdiği bu bilinç
tuzağına düşüyor olabilir.
Ancak...
Beraberce bu Çin Seddi’ni aşabiliriz.
En azından deneyebiliriz.
Martin Luther King'in "Uçamıyorsan, koş; koşamıyorsan,
yürü. Eğer yürüyemiyorsan, sürün ama hareket etmeye devam et.
Geleceğe ilerlemeyi sürdür." sözlerinden de ilham alarak
beraberce flashback yapabiliriz.
Son 20 yılda, belki yüzyıla sığmayan
iyi/kötü hadiseler yaşadık.
Bir yandan Habur olaylarını, Osman Öcalan'ın TRT'ye çıkartılmasına
tanıklık ederken, diğer yandan bir Milli Eğitim Bakanı
"Öğretmenler ilgi çekmek için intihar ediyor!"
diyebildi.
Diğer yandan 20 yılda 27 bin 500 kilometre bölünmüş yol yapıldı,
havalimanı sayımız ikiden fazlasına katlanarak 26'dan 56'ya
yükseltildi.
Bu topraklarda bir milletvekilinin oğlu, faili teşhis etmek için
polisleri ip gibi sıraya dizebildi.
Yemyeşil Kazdağları’nı çorak bir cehenneme çevirdik.
Diğer yandan savunma projelerinin bütçesini 5,5 milyar
dolardan 75 milyar doların üzerine çıkarmayı başardık.
Kendi bakanlığına mal satan bir bakanımız oldu bu topraklarda.
Bir kaç Mehmet şehit oldu diye Meclis’i toplayamayız diyen bir
bakan geldi, geçti.
"Senin gelmene sevindim" diyen bir vatandaşa,
dönemin İçişleri Bakanı "Nereden bileyim sevindiğini. Bir
takla at da göreyim!" diyebildi!
Ankara'da Gar saldırısında 103 vatandaşımız öldü.
Diğer yandan savunma sanayimiz çağ atladı. Anka, Bayraktar, Akıncı,
Gökbey, Atak, Hürkuş, Milden projeleri, Altay tankı gibi yerli ve
milli projeler göğsümüzü kabarttı.
Mavi Vatan kavramını oturtamasak bile, kuvvetli bir irade
gösterdik.
Terörün kökünü kazımaya ramak kalan başarılar elde ettik.
Bazen iki ileri bir geri.
Bazen de iki geri bir ileri mesafe aldık...
Doğru ve yanlışların at başı gittiği, hareketli bir 20 yılı geride
bıraktık.
Bu girizgâhı, biraz bugüne gelmek, biraz da Martin Luther King'in
"Zaman gelir sessizlik ihanet olur." sözünü
selamlamak için yazdım.
Hatırlayalım.
15/05/2024 tarihinde Sabah'tan Abdurrahman Şimşek imzalı "Emniyet
288 kişiyi dinledi" başlığı ile yayılan habere, aynı gün Emniyet
Genel Müdürlüğü'nden yalanlama geldi.
Emniyet’in X hesabından yapılan açıklamada şöyle dendi;