Güç, bazen bir susturucu silah gibi. Gücün sahibi tarafından
vuruluyorsun ama kurşunun sesi duy(ul)madan.
Düşüyorsun ama sessizce...
Kısa süre önce AK Parti 4. Olağanüstü Büyük Kongresi yapıldı.
Kongrede yapılan değişiklikler kimi partilileri tatmin ederken,
bazı kesimlere göre yetersiz ya da anlamlı bulunmadı.
Daha geniş bir kesimin de, iktidar partisinin mutlak hâkimi
Erdoğan'ın 'Bir bildiği vardır' kabulüyle
değişimleri makul karşıladığını da eklemem gerekir doğrusu.
Cumhurbaşkanı'nın bazı kararları parti içinde sessizce tartışılsa
da, partisini bir şekilde zaferle buluşturduğu için kendisine
duyulan güven çok yüksek.
Sık sık polemiklere giren ya da girmek zorunda bırakılan
Şamil Tayyar'ı bir istisna kabul edebiliriz.
Tayyar'a parti görevinden ayrılınca konuştu demek haksızlık olur.
Parti içinde sesli düşünen/konuşan bir kaç siyasetçiden
birisiydi.
Parti ile senkron sorunu yeni değil.
Bu gidişle de muhtemelen partiden kopabilir!
Erdoğan'ın siyaset pratiğinde kendisiyle uyumlu yol yürüyenleri
tasfiye etme geleneği yok.
Hatta bu konuda kendisine en vefalı lider de diyebiliriz.
Mesela Kılıçdaroğlu'nun hiç bir zaman bir yol arkadaş gurubu
olmadı. Kişisel bir tercih saygı duyulabilir ama yolda bulduğu ile
yola devam ettiği de bir gerçek.
Erdoğan'ın yeni yönetimde görev vermediği isimler arasında en
dikkat çekenleri eski Başbakan Binali Yıldırım ve
eski TBMM Başkanı Mustafa Şentop oldu.
Şentop sürpriz olsa da Binali Yıldırım'a görev verilmemesi Ankara
siyasetini yakından takip edenler için olağan karşılandı.
Uzun süredir nedeni tam bilinmese de (muhtelif söylentiler var ama
teyitsiz olduğu için yazmayı uygun görmüyorum.) Erdoğan'ın Binali
Yıldırım'a bir rezervi olduğu, en azından eskisi gibi yakın
olmadıkları biliniyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tüm bunlara rağmen Yıldırım ve Şentop'a
aktif olmasa da bir görev vermeyi planladığı söyleniyor.
Erdoğan'ın her ikisi için de düşündüğü koltuklar Cumhurbaşkanlığı
Yüksek İstişare Kurulu Üyeliği.
YİK Üyeliği kızak ama bir parça prestijli görev olarak kabul edilebilir. Teselli ikramiyesi kıvamında!
İMAMOĞLU KILIÇDAROĞLU'NA NE
EVET NE HAYIR DEDİ!
CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu ilginç bir şekilde
her geçen gün damla damla kay kaybediyor.
İlginç diyorum. Çünkü bir ara seçim yenilgisine rağmen inisiyatifi
eline almıştı ama o inisiyatif gram gram elinden gidiyor.
Bu süreci Kılıçdaroğlu'nun danışmanlarına nazaran İmamoğlu'nun
danışmanı Murat Ongun'un daha iyi yönetmesine
bağlamak mümkün.
İstanbul İl Kongresi’nden sonra sesi cılız çıkan Özgür
Özel ve Ekrem İmamoğlu'na bir doping
havası gelmiş gibi.
Kılıçdaroğlu bu pasif duruşuna devam ederse, kartopu çığ olup,
kendisi de altında kalabilir.
Gelelim son duruma...
CHP'nin Büyükşehir Belediye Başkanları bu pazartesi saat
11:00'de CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu ziyaret ederek destek
vermeye karar verdiler.
10 Büyükşehir Belediye Başkanı tamam derken, sadece bir tanesi
yorum yapmadı!
Ekrem İmamoğlu...
Bu arada bir ara İmamoğlu ile sıkı fıkı olan İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Tunç Soyer'in "Gelen gelsin, gelmeyen
kendisi bilir!" sözlerini işitince şaşırdım.
Bu siyasette köprülerin altından ne çabuk sular- seller
geçiyor!
Yoksa sözü John Morley'ın
"Siyasetle ahlâkı ayıranlar,ikisinden de bir şey anlamamışlar
demektir." sözleriyle mi bitirsem!