Bir sosyal medya fenomeni olarak ufkumuza
doğan Kerimcan Durmaz’ın
sanal âlemden gerçek âleme, sokağa, sokaktaki “Derin
Türkiye”ye inmesi ona pahalıya patladı. Kimisi kafa-göz, burun-kaş
dağıldı da dedi ama öyle olmasa bile Samsun’da bir AVM içindeki
eğlence merkezine müzik-şov yapmak üzere davet edilen Durmaz,
mekânı basıp kendisine saldıran dört zorbanın elinden canını zor
kurtarmış görünüyor.
Kerimcan’ın yıldızı, muazzam rağbet gören “Snapchat”leriyle
parladı. Akıllı telefonlar üzerinden paylaşılan toplam 10 saniyelik
bu “görsel-gevezelikler”onu öylesine popüler hale getirdi ki
bir ara bizim evde dahi sabah kahvaltısında bunlardan bir iki doz
almadan masadan kalkılmaz olmuştu!..
“Yeni-medya”nın bu hayli “steril” ortamından televizüel
medyaya, önce magazin programlarına, sonra da bir Acunsal enerji
nakil hattı olan “İşte BenimStilim”in konuk jüri üyeliğine
yelken açtı Kerimcan... Buralarda da korunaklı kalmaya devam ettiği
söylenebilir. Ama sosyal medyada tanınır-bilinir olduktan sonra
sürdürdüğü DJ’lik işini şimdi daha geniş bir zemine
yayma, “Anadolu’nun dört bir yanı”ndan gelen davetlere
icabet etme durumu, onun bir yol kazasına uğramasına sebep oldu.
Samsun’un Canik ilçesinde başına gelenler, duvara, daha doğrusu
memleket toprağının “dinbaz-politik”gerçekliğine toslattı
onu...
Bu yönüyle hadisenin, tıpkı birkaç yazı önce Altın Kelebek ödül
töreninde yaşananı değerlendirirken açıklama anahtarı olarak
önerdiğimiz “Popüler,politiktir” mottosunun geçerliliğini
benzer şekilde aksettiren bir mahiyet taşıdığı öne sürülebilir.
Yani demek istiyoruz ki “popüler” olan, daha doğrusu
popüler kültürle alâkalı bir figür, karakter ya da
pratik, “politik” olandan ve
yürürlükteki “politik kültür”den ari olamaz. Özellikle de
içinde bulunduğumuz ve siyasi dinamizmin hem ülke-içi hem de
sınır-ötesi yaşananlarla bağlantılı olarak korkunç yüksek olduğu şu
günlerde...