Tayfun Atay Cumhuriyet Gazetesi

Arınç’ın gözyaşları kimin için akmıştı?

Tek adam sultasına karşı rahatsızlıkların en iç halkada AKP İslamcılığının bağrından yükseleni ile yakınlarda Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Sadullah Ergin gibi isimlerin hem...

21 Şubat 2016 | 615 okunma

Tek adam sultasına karşı rahatsızlıkların en iç halkada AKP İslamcılığının bağrından yükseleni ile yakınlarda Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, Sadullah Ergin gibi isimlerin hem yaptıkları değerlendirmeler, hem de bir araya gelmeleri vesilesiyle karşılaştık.
Erdoğan, Abdullah Gül üzerinden bu “içten” karşı çıkışı çökertme girişiminde bulundu. Ne dediğini tam bilmiyoruz ama “Ayağınızı denk alın, ne bildiğimi de neler yapabileceğimi de bilirsiniz, bak fena olur” nev’inden bir mesaj ihtimali hayli yüksek.
Bağlantılı olarak söz konusu isimleri özellikle kendi mahallelerinde, dindarmuhafazakâr kesimde küçük düşürme, zafiyete uğratma, düşmanlaştırma yolunda girişimler de oldu. Bunlar arasında geçen hafta basına düşen görüntüsü ve sözleriyle, memlekette Osmanlıcı İslamcılığın çok kıdemli ve “fesli”, spektaküler bir ismi olan Kadir Mısıroğlu en dikkat çekeniydi.
Mısıroğlu, Bülent Arınç’a saldırdı. Ama ona son dönemde sıkça yapılageldiği üzere “Hocaefendicilik” cihetinden saldırmadı sadece. Son derece “fantastik” şekilde Arınç’ı bir “Atatürk-sever” olarak ilan, daha doğrusu “ifşa” etti! Dinleyelim:
“Ben bunu (Arınç’ı kasıtla) ne zaman anladım?! Bu, Meclis başkanıydı. Meclis’in kuruluş yıldönümü dolayısıyla Mustafa Kemal’in resmi karşısında ben bunu ağlarken gördüm! Gözyaşı!.. Bu, rol olamaz! O gün ona bir kırmızı çarpı çektim. Mustafa Kemal için gözyaşı dökmek artistler için anlaşılır bir şeydir. Artist olmayanlar için, kalbi ondandır!..”
Mısıroğlu’nu karınca kararınca tanırım. “Sarıklı Mücahitler” başta olmak üzere bazı eserlerini (“Osmanoğulları’nın Dramı”, “Geçmişi ve Geleceği ile Hilafet”) okudum, tezimde, kitaplarımda kullandım. Kendisini 1980’lerin sonunda o yurtdışında yaşıyor iken, Londra’da görmek ve dinlemek de nasip oldu.
Ömrü Cumhuriyet’le, daha özel olarak da Atatürk’le hesaplaşma ile geçmiştir. Katıksız, ama daha önemlisi “samimi” bir Atatürk düşmanıdır. Onunla aynı ölçüde katıksız Atatürk düşmanları, Mısıroğlu’nun aksine, Cumhuriyetçi “zinde güçler”in duruma hâkim olduğu dönemlerde sinmişler, pısmışlar, renk vermemişler, ancak ortamın müsait olduğu zamanda bu düşmanlığı açığa vurma cesareti göstermişlerdir.
Böyleleri şimdi ortaklıkta, iktidar saflarında mebzul miktarda mevcut.
Mısıroğlu’nun Atatürk konusundaki “samimiyeti” elbette AKP’ye ilişkin bir karakteristik “veri”dir. Ama iktidarın Mısıroğlu’nu nereye koyduğu da ayrı bir konu. Evet, yandaş medyada Atatürk ve Cumhuriyet’e veryansın eden sözlerine bol bol yer verildi, kendisi saraya da davet edildi. Bununla birlikte Atatürk ve Cumhuriyet konusundaki samimi görüşlerinin yine de iktidar mahfillerince çok rahat karşılandığını söylemek zor.
Hele ki halihazırda bir “FETÖ” heyulası yaratarak trajikomik cadı kazanlarının kaynatıldığı; bu gazetenin bile “Fethullahçılık”la PKK’ciliğin akıl-havsala almaz bir terkibi olarak itham edildiği; ve Kürt coğrafyasında bir kan deryasının yaratıldığı konjonktürde “Ulusalcılık”la kısmi ittifak arayışlarına girilmişken, bir bakıma “Ilımlı Kemalizm”e göz kırpılırken...
Böyle bir “kavşak”ta Mısıroğlu’nun Arınç’a yönelik sözleriyle kaş yapayım derken göz çıkartmış olmasından kaygı da duyuyor olabilirler.
Öyle ya, yıllarca Kemalist odakların kendisine gizli-şeriatçılık yakıştırdığı Arınç’a “gizli-Atatürkçülük” yakıştırırken onun Atatürk için ağladığını söylüyor; Atatürk’e gözyaşı dökmeyi zül sayıyor...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kalacak bir türkü söyler gideriz 10 Eylül 2018 | 3.904 Okunma Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın! 05 Eylül 2018 | 3.542 Okunma Betona tapanların mabedi yapıldı 03 Eylül 2018 | 3.675 Okunma Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri 20 Ağustos 2018 | 156 Okunma ‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu! 15 Ağustos 2018 | 2.575 Okunma