Daha önce de çeşitli vesilelerle dillendirdiğim üzere, gündelik hayatın içinde “hayal inşası” anlamında 19’uncu yüzyıl romanın, 20’nci yüzyıl sinemanın olmuştur. (21’inci yüzyıl da dizilerin olacak gibi görünüyor.)
20’nci yüzyılın Türkiye’de de sinemanın olduğuna dair en çarpıcı göstergelerden biri, Türker İnanoğlu’nun “Başlangıcından Bugüne (1914-2018) Afişlerle Türk Sineması” başlıklı muhteşem eseri...
Sinemamızın yapımcı ve yönetmen olarak abide isminin, kurucusu olduğu TÜRVAK'ça (Türker İnanoğlu Vakfı) yayımlanmış, tarafıma gönderilme inceliğinde de bulunulmuş, içerisinde toplam 8104 sinema afişinin yer aldığı 3700 sayfalık, iki ciltlik dev çalışması bu.
Ve “Bir resim bin kelimeye bedel” sözünü alabildiğine doğrulayan içeriğiyle, 20’nci yüzyılda yokluk, yoksulluk, kavga, dövüş, ölme, öldürme ve darbelerle geçmiş renksiz hayatımızı hayallerle renklendirenin sinema olduğunu fark etmenizi sağlıyor.
Bu kıymetli eser üzerine farklı yönlerden söylenecek çok söz var. Bununla birlikte benim ilk göz atışta takıldığım nokta, hüzünle acıyı buluşturan bir efkâr eşliğinde 1970’lerin “seks filmleri çığırı”nı aksettiren afişler oldu.