Sosyal medyada Cuma sabahlarına “CumanızMübarekOlsun”,
“HayırlıCumalar”, vb. etiketler altında akan mesajların hâkim
olduğu mâlum. Bu gayet anlaşılır, çünkü Türkiye’de dinsel
hassasiyetin kendisini en yoğun dışa vurduğu ibadet pratiği, Cuma
namazı...
Gel gelelim geçtiğimiz Cuma bu “kural” bozuldu.
Tam 10 yıl önce yayımlanmaya başlamış, 7 yıl önce de final yapmış
“Aşkı Memnu” dizisi, sabah kuşağında haftalardır süren tekrar
yayınının finaliyle sosyal medyaya damga vurdu ve Twitter “TT”
(gündem konusu) listesinde birinci sırayı aldı.
“Bihter”in (Beren Saat) yasak aşkına kendisine kıyarak acı şekilde
son verişi karşısındaki duyarlılık, (7 yıl sonra bile) Cuma namazı
muhabbetinden daha fazla dile dolandı!..
Müminleri Cuma namazında saf tutmaya davet tweet’lerinden daha
fazlası, bir başka namazın saf tutulmuş görüntüleri için
atıldı.
“Bihter”in cenaze namazının!..
***
Önceki hafta sürdürdüğümüz bir tartışmayla aynı paralelde bir
durum söz konusu gibi: Nasıl Kadir Gecesi’nde dinî programlar ve
Kur’ân okuma yarışmasının finali değil de Survivor izlendiyse, bu
Cuma da sosyal medya reytinglerinde “Aşkı Memnu”, “Hayırlı
Cumalar”ı ekarte etti.
Dünyevi ilgi, uhrevi yönelimin önüne geçti.
Belki kimileri için “acı ama gerçek”tir de bizce bu daha ziyade
“eşyanın tabiatı”: Dinsel duyu, “dünyevi” sınırlılıklara ister
istemez uğruyor.
Din, elbette hayatın bir parçası, ama hayatın dinden bağımsız bir
yanı, işleyişi, devinimi, tercihi de var.
Survivor’dan “Aşkı Memnu”ya kadar açılan yelpazede bir dolu “veri”,
bunu işaret ediyor.
***
Öte yandan “Aşkı Memnu”nun 7 yıl sonra bile böyle muazzam bir
ilgiye mazhar oluşuyla eşzamanlı bir başka “veri” de beni farklı
bir “efkâr”ın içine çekti.
Bir dizi olarak “Aşkı Memnu”nun kalitesinde de, başarısında da en
büyük pay sahibi olanlardan biri, Ece Yörenç.
Yörenç, Melek Gençoğlu ile birlikte dizi film tarihimizde iz
bırakmış yapıtlara can suyu veren, edebiyatın dizilerde akmasının,
hatta dizilere devrinin önünü açmış bir senarist. “Yaprak Dökümü”,
“Aşkı Memnu”, “Fatmagül’ün Suçu Ne?” bana göre bu bakımdan ilk elde
sıralanabilecek yapıtlar. Elbette ötesi de var.
Ece, şimdi de Sabahattin Ali’nin büyük eseri “Kürk Mantolu
Madonna”nın sinema filmi uyarlamasına imza atmak üzere kalemini
konuşturuyor.
Ama o kalem, şu ara aynı zamanda insanlık adına bir onur ve namus
imzası için de konuşturuldu.
Ece Yörenç, geçen hafta “Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ölmesin”
isteğiyle kamuoyunun dikkatine sunulan ilanın altında imzası olan,
aralarında sanat, edebiyat, müzik, film ve dizi dünyasından başka
tanıdıklarımızın da bulunduğu 111 isimden biri.
***
Popüler kültür alanı, politik mücadele alanından ne bağımsızdır,
ne bu mücadele alanına kayıtsızdır, ne de onun baskısından
azadedir.
Bu yüzdendir ki birileri referandumda “Evet” kampanyasına destek
yolunda yüz görümlüğüne çıkarlar bu dünyanın içinden... Veya Hülya
Koçyiğit gibi iktidardan yana ses verirler.