Memlekette herkes Anıtkabir’e gidip oradan
“canlı yayın”la Atatürk’e hakaretlerini
sosyal medyada paylaşıma açan Safiye’yi konuşurken
bir diğer sosyal medya paylaşımı tam da nasıl birbiriyle 180 derece
zıtlık içinde “iki Türkiye”de yaşadığımızın resmi olacak
şekilde karşımıza çıktı.
Beren Saat, eşi Kenan
Doğulu ile Datça’da tatilde. Öyle Maldivler’e falan
gitmemişler. Oralara rağbet artık bizim dindar-muhafazakâr
zenginlerden oluyor. Malûm, “Jet
Fadıl”ın da (Akgündüz) bu “Müslüman
burjuvazi”ye yönelik ultra lüks haremselamlık tatil imkânı
sunan bir Caprice Gold projesi vardı Maldivler’de, 250 özel
(mahrem) plajlı bir “ada-otel”de... Tesise ad olarak da
“Ebu Eyyüb El Ensari House” uygun bulunmuştu:
“Hz. Eyyub El Ensari nasıl ki ‘Kötüden
İyiye Geçiş’ anlamına gelen ‘Hicret’ günü,
Peygamber Efendimiz SAV’ı Medine’deki evinde
misafir ettiyse, tüm dünya Müslümanlarını
Caprice Gold Maldivler’deki Ebu Eyyub El
Ensari’nin Evi’nde misafir olmaya davet
ediyoruz.”
“Jet”imiz böyle dedi ve
“Müslüman”lardan “Müslümanlık” adına 25 milyon
431 bin lira toplayıp bırakın otel inşaatını bir şantiye bile
kurmadı! Her zamanki gibi milleti dolandırıp hapsi
boyladı.
Düzenbaz “Müslüman” Fadıl’dan küfürbaz
“Müslüman” Safiye’ye kurulabilecek bir köprü var mı,
var.
Adı “dinbaz siyaset” bu
köprünün…
***
Beren Saat ise bu memlekette “Hatırla
Sevgili” ile başlayan dizi-oyunculuk kariyerinde “Aşk-ı
Memnu”da Bihter, “Fatmagül’ün Suçu Ne?”de Fatmagül
karakterleri ile unutulmazlaşıp zirveyi görmüş bir isim… Eşi Kenan
Doğulu, müzik kariyerinde artık olgunluk, hatta “ustalık”
dönemini yaşayan, ama her daim “genç” kalabilen bir
değer…
Türkiye adına ferahlık nişanesi bir çift
onlar…
Datça’da tatildeler ve yılın yorgunluğunu
atmaya çalışıyorlar.
Beren, Datça tatilinden bikinili bir
fotoğrafını sosyal medya hesabına koyuyor. Hemen, hem de İngilizce
bir homurtu düşüyor resmin altına not olarak:
“Müslüman mısın?”
***
Bu soruyla bu memlekette Türkiye’nin
“bir kısım”, ama elbette hiç de azımsanmayacak bir kısım
yurttaşlarının hiç karşılaşmamışlığı var mıdır?..
Yoktur.
Ramazan’da oruç tutmayıp bir şeyler yeme
“gaflet”inde mi bulundunuz? Yanınıza yaklaşmıştır
birileri, asık ve tehditkâr bir suratla: “Müslüman
mısın?!”
Mini etek ya da şortla otobüse mi bindiniz?..
Sataşmıştır tacizci- meşrep biri hemen: “Müslüman
mısın?!”
Konuştuğunuz çocukla ele ele yürüyüp, sahil
yolunda bir bankta sarmaş dolaş oturup üstüne üstlük bir de
öpüştünüz mü?.. Linçe meyyal bir ruh hali ile yaklaşıp dişlerini
göstere göstere hönkürecektir birileri: “Müslüman
mısın?!”
İçi-dışı bir bu kişilik ve yaşam tercihi
dışavurumları karşısında, dışı ne kadar “sofu” olsa da
içinin ne idüğü belirsiz birileri çıkar ve kaba-saba, cemaatçi,
bağnaz bir ahlâk bekçisi oluverirler karşınızda. Din adına, İslâm
adına, Müslümanlık adına…
Zordur bunlarla baş etmek. İşin içine inancı,
kutsalı, maneviyatı kattıkları için…
***