Ben Nakşibendiliğin “antropolojisi”ni akademik hayatında merkezi yere oturtmuş biriyim. Bu bakımdan üzerinde ayrıntılı çalışma yaptığım Şeyh Nazım Kıbrısi’yi tarikatın tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirmek gerektiğini, onu kaybettiğimiz 2014 yılında kaleme aldığım bir yazıda belirtmiştim.
Şu anda Nakşilik “kariyeri”nin baharında denilebilecek Cübbeli Ahmet Hoca’nın da bir başka dönüm noktası olarak değerlendirilmesinin kuvvetle muhtemel olduğu kanaatindeyim.
Tarikatı Batı Avrupa’dan Atlantik- ötesine ve Pasifik-kıyılarına kadar oluşturduğu çevrelerle tüm dünyada yaygınlaştıran; Afro-Amerikan siyahlardan “Hint fakirleri”ne, Batı’nın entelektüel, burjuva ve aristokratlarına kadar herkese hitap edebilmiş Şeyh Nazım, Nakşibendiliği küreselleştiren isimdir.
Cübbeli Ahmet Hoca da magazinelleştiren isim.
Meşhuriyet Çağı
Türkiye için 1990’lar “Pop Çağı”na giriştir. Özel televizyonların yayına başlaması, “Popüler Kültür Türkiyesi”nin eşiğini oluşturur. Ancak gerçek anlamda popüler kültür ya da onun çok daha radikal şekilde endüstriyel (ve sektörel) aşaması olarak kaydedilebilecek “kitle kültürü”nün tüm toplumu etkisi altına alması, 2000’ler dönümünde oldu.
O yüzden, ilginçtir, AKP Türkiye’si aynı zamanda ülkede popüler kültür açısından da bir patlamanın söz konusu olduğu Türkiye’dir. AKP bundan da beslenmiş, yakaladığı ekonomik büyümenin alt yapısında dizilerden realite-şovlara kadar açılan yelpazede “kültür endüstrisi”nin büyük payı olmuştur.