Avrupa tarihinin erken modern dönemine (15’inci-18’inci yüzyıllar) damgasını vuran, kimilerine göre 40 bin, kimilerine göre 1 milyon insanın can verdiği, akıl ve vicdan dışı korkunç olay, Türkçede cadı avı/avları (“witch-hunts”) olarak telaffuz edilir hep...
İnsanlık adına yüz karası bu kıyımın Batı dillerinde karşımıza “cadı avları” adı altında olduğu kadar “cadı davaları” (“witchtrials”) diye de sıklıkla çıktığını görürüz.
Büyük bir ekonomi-politik değişim ve buna bağlı toplumsal- kültürel altüst oluş sonucu yaşanan moral ve manevi panik havası, Şeytan’la işbirliği içinde Hristiyanlığa örgütlü tehdit oluşturdukları suçlamasıyla insanların yakıldığı bir rutin çılgınlığa üç asır boyunca yol açtı.
Hâlbuki “cadı” denilen Pagan insanların inanç örüntüsünde Şeytan yoktu. Şeytan, Hristiyanlığın inanç öğretisinin bir parçasıydı.
Ve yine kuvvetle iddia edilmektedir ki cadı avı ve davalarını tetikleyen en önemli sebeplerden biri, Hristiyanlığın kendi içinde yaşanan Katolik-Protestan kırılması ve “din savaşları” idi.
İnsanların maneviyatını kurtarma iddiası üzerinden maddi/ dünyevi iktidarı paylaşamayan iki mezhep, kendilerini sağlama alma yolunda paganik-büyüsel inançların zararsız pratisyenlerini lanetli addedip kitlelere işaret ettiler.
Kendi zafiyetlerini, kendi kötülüklerini, kendi “şeytaniliklerini” gözden ırak tutma yolunda hedef şaşırtıp “Doğa Ana”ya bağlılıktan öte bir dertleri olmayan insanları katletmeye giden yolun önünü açtılar.
Böylece dinle oynaya oynaya dünyayı mal-mülk edinmiş dinbaz kilise babalarının kendi suçlarını bastırma yolunda “cadılar”, günah keçisi yapıldılar.
***