Cumhuriyet, insanda “birey”i arar.
Birey, modern toplumun, yani “cemiyet”in (“gesselschaft”)
insanı.
Cemaatte (“gemeinschaft”) birey yoktur. Çünkü cemaatte insan,
bağımsız bir varlığa sahip olmayıp bütüne aittir. Karşılık olarak
da birinin (“birey”in değil) yaptığı herkesi bağlar, ilgilendirir,
etkiler.
Cumhuriyet’te cemaat olmaz.
Ve Cumhuriyet, “cemiyet” var etme yolunda insanda ilkin “birey”i
arar.
“Birey”i bulmaya, eğer yoksa var etmeye çalışır.
***
Cumhuriyet, insanda “yurttaş”ı arar.
Cumhuriyetin “modern birey”den oluşan insanının kimliği
yurttaştır.
Yurttaş da cemaat toplumsallığında bulunmaz, onun içinde
yetişmez.
Cemaatteki insanın kimliğini soy-sop, aile, aşiret, din, mezhep,
yöre-bölge belirler.
Bu aidiyetlerin aşılması ve sınırları siyasal olarak belirlenmiş
bir coğrafyaya, yani “yurt”a bağlılığın insanda yaratılması,
Cumhuriyet için elzemdir.
Bunun için bir aile ocağına ve ana kucağına doğmuş insanı alıp onu
yeni bir ocakta ve başka bir “ana”nın kucağında yetiştirip yurttaş
kılmak gerekir ki okul ve öğretmen bu işlevi üstlenir.
Dünyada da böyle olmuştur. Örgün eğitim, modern ulus-devletin
yurttaş ihtiyacını karşılamak gibi aslî bir işlevle ortaya
çıkmıştır.
***
Cumhuriyet, insanda aklı arar.
Cemaatte aklı “gelenek” temsil eder.
Bir başka deyişle gelenek, “cemaat aklı”dır.
“Cemiyet” denilen modern toplumda ise akıl, bireydedir.
Aklîlik ya da ussallık, hayatın her alanında “birey-insan”ın
yaşamına yön veriyorsa eğer, Cumhuriyet kurumsallaşır.
***
Cumhuriyet, insanda profesyonelliği, yani meslek sahibi olmayı
arar.
Meslekî iş bölümü, modern ulus-devletin iktisadi örgütlenmesinde
esası oluşturur.
İnsanın birey olması da, yurttaş olması da, aklî olması da ancak
meslek sahibi olmasıyla imkân dâhiline girer.
Cemaat toplumsallığında insanların kahir ekseriyeti
mesleksizdir.
Cumhuriyet, esasen kentli, okur-yazar ve meslek sahibi
(profesyonel) insan peşindedir.
***
Cumhuriyet, insanda “özgecilik”, yani diğerkâmlığı
arar.
Cumhuriyetin ihtiyaç duyduğu birey, bencil değil
“özgeci”dir.
Cumhuriyetin bireyi, hem bireysel bağımsızlığını kazanmış, ama hem
de toplumsal sorumluluğa sahip insanı temsil eder.
Bu anlamda özgecilik, yani gerektiğinde kendi ihtiyaçlarını
öteleyip diğer insanların sorunlarına duyarlılık, bu bireyin aslî
motivasyonu olmalıdır.
Başka türlü ne toplum, ne ulus, ne de yurttaş olunabilir.