Sabah 10’dan gece yarısına kadar süren
Cumhuriyet davası ikinci duruşmasının özeti de, sonucu
da Nâzım’ın hafızalara işlemiş
dizesinden esinle şu: Cumhuriyet’in tutukluluğu devam ediyor
hâlâ...
Ve yine o şiirin diğer dizelerinden titreşimle
söylemek gerekirse:
Vatan çiftlikleriyse,
saraylarıysa...
Vatan kasalarının, çek defterlerinin, ayakkabı
kutularının içindekilerse...
Vatan, fabrikalarında al kanımızı içmek,
Soma’da karnımıza tekmeyi patlatmak, Gezi’de gözlerimizi
oymaksa...
Vatan polis copu, TOMA’lar, biber
gazlarıysa...
Ve en önemlisi vatan, kurtulmamaksa kokmuş
karanlıklarından, gaddar
dinbazlıklarından...
Cumhuriyet’in tutukluluğu devam ediyor
hâlâ!..
***
Altemur Kılıç, Robert
Kolej’de okurken hocası olmuş (Kurtuluş Savaşı sırasında Dâhiliye
Vekilliği de yapmış) Cami
Baykurt’la ilgili bir anısını
yazmıştır.
“Solculuk”tan tutuklanmış hocalarını,
öğrencileri olarak Sultanahmet Cezaevi’nde ziyarete gider
ve “Ne
oldu hocam?” diye
sorarlar ona.
Cami
Baykurt “tevekkül”le cevap
verir: “Çocuklar avludaydık, içeri
aldılar.”
Biz de mahkemede verilmiş arada DİSK eski genel
başkanı Rıdvan
Budak ve Balyoz mağduru emekli
Tümgeneral Ahmet Yavuz’la
sohbette benzeri bir noktada buluşuyoruz. Rıdvan Başkan, duruşmada
tanık olarak dinlenen Şükran
Soner’in sözlerinden hareketle vurguluyor: Her fırsatta
sola vurdular, solcuları içeri
aldılar!..