Organize dindarlığın ne demek olduğunu anlama ve anlatma yolunda
çarpıcı bir örnek önümüze düştü iki gün önce. Cengiz İnşaat’ın
sahibi Mehmet Cengiz’e satılmış İstanbul, Maltepe-Dragos’taki
hazine arazisinin imar plânından son anda çıkarılmış cami (dinî
tesis alanı) ile...
Cumhuriyet’te Aykut Küçükkaya’nın haberinden ayrıntılarını
öğrendiğimiz ibretlik hadise şu: Mehmet Cengiz 2008’den bu yana
Maltepe’de imarsız hazine arazilerini şirketinin bünyesinde
topluyormuş. Elbette “kentsel dönüşüm” adı altında sürdürülen bu
ticari faaliyette Cengiz, Tayyip Erdoğan’ın başbakanken
başkanlığını yaptığı Özelleştirme Yüksek Kurulu’ndan Dragos
mevkiindeki taşınmaza da satış onayı almış.
Söz konusu toprak üzerinde konut ve ticaret alanları (hiç şüphesiz
AVM’ler!) yaparak bir inşaat yığışmasının önünü açacak Cengiz’e
engel olarak başka örneklerde karşımıza bolca çıkan ormanların,
ağaçların, parkların yerine ne çıkmış?..
Cami çıkmış!..
Ve tabii dinle ilişkisini, “düzen” tutma, tutturma yolunda bir
araçsallaştırmaya indirgemiş dinbaz ekonomi-politik anlayış, orman
söz konusu olduğunda ne yapıyorsa cami için de aynısını yapmakta
hiçbir sakınca görmemiş.
İnşaat mevzubahisse cami teferruattır demiş!..
***
Nasıl mı?
Şöyle: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Cengiz Holding’in aldığı
arsalara ilişkin askıya çıkan imar plânında bulunan “dinî tesis
alanı” düzenlemesiyle ilgili 6’ncı maddenin üzerini çizmişler.
Böylece belediye meclisinden geçen bölge plânında yer alan cami
alanı yok edilmiş!..
CHP’li meclis üyeleri, bölgenin ihtiyacı var diye plâna işlenen
cami alanının daha sonra, bir iddiaya göre “Cengiz’in ricası
üzerine” çıkarılmasının nedenlerini soruyorlar.
17 Aralık yolsuzluk soruşturmasında ifşa olmuş o korkunç “Milletin
a.... koyacağız” ifadesiyle maruf ve de meşhur Mehmet Cengiz için
cami alanını plândan çıkaran AKP’li belediye tutumunun arkasında
hangi siyasilerin ve bürokratların olduğu da soruluyor.
***
Dinbazlık böyledir! Din, onda amaç değil araçtır. Özne değil
nesnedir. Dayanak değil oyuncaktır.
Dinbaz dini iyi bilir. Dinî eğitim almıştır, dinde uzmandır,
yetkindir, seçkindir.
Lâkin bu hususiyetlerini “yalandünya”ya (“Masiva”) tamah ve
tenezzül doğrultusunda seferber eder, işlerliğe sokar, hayata
geçirir.
Dinbaz, kelimenin tam anlamıyla “dinleoynayan” demektir.
Yeri gelir, laik/seküler toplumdan intikam alma yolunda
Cumhuriyet’in simge mekânlarına, İstanbul’da Taksim’in, Ankara’da
Kızılay-Güven Park’ın ortasına, ihtiyaç olup olmadığına bakmaksızın
cami oturtmaya kalkışır.
Ama işte yeri geldiğinde de para, kâr, kazanç, yani dünyalık
doğrultma yolunda caminin üzerini çiziverir.