Çünkü İstiklâl Harbi’nde Kuva’yı Milliye’nin komutanı olan
Mustafa Kemal’i kabul ediyor. Ama ısrarlı bir Batılılaşma
politikası izleyerek ülkeden İslâm’ın köklerini koparmaya çalıştığı
düşünülen Atatürk’ü kabul etmiyor…
Çünkü milleti “Hilafet”in selameti yolunda savaşmaya çağıran
Mustafa Kemal’i tanıyor ve minnetle yâd ediyor. Ama halifeliği
kaldıran ve laikliği getiren Atatürk’ü tanımıyor, adını da
zikretmek istemiyor…
Çünkü başbakanlık döneminden beri kullandığı makam odalarında
hep en tercih ettiği portresiyle “Kalpaklı” Mustafa Kemal’i
benimsiyor. Ama fesi yasaklayıp şapkayı giyen ve giydiren Atatürk’ü
reddediyor…
Çünkü Allah adına işgal kuvvetleriyle cihat etmiş ve bu itibarla
“Gazi” sıfatını da layıkıyla kazanmış Mustafa Kemal’i rahmetle
anıyor. Ama o mücadeleyi verirken meşruiyetini dayandırdığı
Osmanlı’yı tarihe gömdüğünü düşündüğü ve “Türklerin
Atası” anlamını haiz soyadıyla tarihteki yerini alan Atatürk’ü
bu isim altında mümkün mertebe telaffuz etmekten
kaçınıyor…
Diye tahmin ediyoruz; Cumhurbaşkanı’nın dün basına yansıyan ve Atatürk’ün 77’nci ölüm yıldönümü vesilesiyle yayımladığı “Atatürk’süz”, içinde hiç Atatürk adı geçmeyen 10 Kasım mesajına binaen…