Yıllar önce, daha AKP’nin liberal-demokratik pozlar kestiği
zamanlarda, tam da bu liberal kisveye uygun,
ama “samimi” bir ismin, devlet bakanı
Prof. Mehmet Aydın’ın bir televizyon
söyleşisindeki sözlerini hiç unutmam.
İlahiyat tahsilini felsefe ile de tahkim etmiş Mehmet Aydın Hoca,
hem Türkiye siyasetinde kadının yeterince temsil edilmediğinden,
hem de Meclis dâhil olmak üzere
memleketin “eril” siyasetine damga vuran kavgalardan
yakınarak şöyle demişti:
“Keşke hayatımızda ‘kadın dili’ne daha fazla yer verebilsek!..”
***
Aydın’ın bu sözlerini şimdi TBMM’de “kadına yönelik kadın
şiddeti”ni hararetle tartışır olduğumuz şu günlerde acı acı
anımsıyorum!..
Ama o sözler sarf edildiğinde de aynı yıllarda epey bir süredir
futbol tribünlerini doldurmaya başlamış kadınların haline bakıp çok
da iyimser olamamıştım doğrusu...
Çünkü futbol sahalarına da holigan şiddetini ve dehşetini önleme
yolunda kadın taraftar çekme uygulamasının sonucu, “eril
şiddet”in kadın eli ve “dili”yle devralınıp sürdürülmesi
olmuştu.
***
Yani Mehmet Aydın’ın zannettiği gibi, hayatın içinde “kadın
dili”ne daha çok yer vermek, “erkek dili”ni (ve tabii elini,
kolunu, ayağını, bacağını da) hizaya sokmaya, frenlemeye, terbiye
etmeye yetmiyordu.
Aksine “kadın dili” şirazeden çıkıyor, el-kol
hareketleriyle de eril küfür ve şiddet, kadınlar üzerinde de
hükmünü icra ediyordu.