Cumhuriyet davası, bir gözdağı operasyonuydu.
Direncimizi, inancımızı, inadımızı sınadılar.
Sadece dışarıdan yüklenmekle kalmayıp kaleyi içeriden çökertmeye çalıştılar, içimizi deştiler!..
Karşılık bulmadılar da değil... Adeta “Tanrım sen beni dostlarımdan koru; düşmanlarımla ben başa çıkarım” diyen Voltaire için rahmet okuttular bize!..
31 Ekim 2016’da sabah karanlığında düzenlenen operasyonla başlayan süreçte akan zaman içinde toplam 15 gazete çalışanımızın; yazarından karikatüristine, muhasebecisinden çay ocağındaki emektarına kadar özgürlükleri çalındı.
Geri kalanlara, “Aklınızı başınıza devşirin; bırakın bu işleri, çekilin minderden, evinize gidin” mesajı verildi.
Günler, haftalar, aylar geçti. Bir yılı devirdik, ikinci yılın ortasına dayandık, ama teslim olmadık.
Direncimizi kıramadılar, inancımızı sarsamadılar, inadımızdan vazgeçiremediler.
Zindana aldıkları arkadaşlarımıza içtenlikle bağlı ve tek yürek, teslimiyete, yılgınlığa, yancılığa düşmeksizin dinbaz iktidardan ne sözümüzü, ne tepkimizi, ne eleştirimizi sakındık bunca zaman...
Gazetemizi ayakta tuttuk.