Nâzım’ın unutulmaz tiyatro oyunu “İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu”, Sovyet sosyalizminin bürokratikleşerek halktan kopuşunun eleştirisi olmanın ötesinde bize insanda iyi ile kötünün diyalektik bir aradalığı üzerine de çok şey söyler. Eserde iyi kalpli bir yönetici olan Sergey Konstantinovic Petrov’un (aslında kendinde saklı kötücül yanı temsil eden) İvan İvanoviç adlı bir karakter tarafından baştan çıkarılarak berbat birine dönüşümü anlatılır.
Oyunun final sahnesi, en çok da o unutulmazdır. Petrov, dönüştüğü halden pişman, bunun sorumlusu saydığı İvan İvanoviç’in derhal yanına gelmesini öfkeyle ister. Ama gelen giden yoktur ve hiç kimse böyle birini tanımamaktadır. Petrov, şaşkınlık içindedir.
Nihayet oyunun bir diğer (iyicil) karakteri “Kasketli”, İvan İvanoviç’i bulur ve onu pataklamaya başlar. Ancak Kasketli’nin dayağı etkisini Petrov’da göstermektedir! İvan İvanoviç’in kafasına inen her sopada Petrov âh etmekte, elini kolunu boşluğa sallayarak kendisini kötekten korumaya çalışmaktadır!..
***
Elbette doğrudan bir tematik bağ kurmak mümkün değil ama ben Nâzım’ın oyununun özellikle bu final sahnesini son günlerde FETÖ’cülük suçlamasıyla önümüze sıkça saçılan görüntüler eşliğinde hatırlamadan edemiyorum.
Tıpkı İvan İvanoviç’e doğru yükselen sopaların Petrov’un
kafasında patlamasını andırırcasına, bir siluete “FETÖÖÖ, ulan
FETÖ” diye yönelip pat-küt giriştiğinizde de AKP saflarından “Ah
kafam, yandım anam” diye feryat figânlar duyuyorsunuz!..
Teşkilatın bütününe bakıldığında veri çok da biz en gözde
olanlarını sıralayalım: Darbe girişiminin baş sorumlusu diye
yakaladığınız general, AKP kurucu üyesi olup beş dönem
milletvekilliği de yapmış genel başkan yardımcısının kardeşi
çıkıyor.
Geçmiş dönemin dört bakanı FETÖ bağlantısı nedeniyle topun ağzında.