Kuzey Irak’taki referandum, Cumhuriyet davası ile çakışıp
da kendi derdimize düşünce meseleye uzak kaldık. Tabii tepkileri,
öfkeleri, “tekdir” ve tehditleri takip
etmedik değil.
Dış politik analiz, yorum ya da spekülasyona gitmek haddimi
aşar, ancak
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
sözlerindeki bir vurgu üzerine kendi ilgi alanım çerçevesinde bir
iki söz söyleme arzusu duyuyorum.
Aslında ilk değil, Erdoğan bunu daha önce de gündeme
getirmiştir; Bahçelibaşta olmak
üzere pek çok başka siyasetçi de sık sık getirdi ve getirmeye devam
ediyor.
Barzani’nin aşiret aidiyeti, liderliği ve
bunun “devlet”lik hali üzerinden
değersizleştirilmesi, küçümsenmesi, aşağılanması
bu…
“Bağımsızlık Referandumu”nu
fırsatçılık olarak değerlendirip tehditler savuran, vanaları
kapatma ve açlıkla terbiye etmeden dem vuran Cumhurbaşkanı, epeydir
dilinden düşürdüğü “aşiret” vurgusuna da geri
dönüş yaptı. Kuzey Irak’tan bahisle Barzani’yi kastederek
“Sadece bir şahsın ya
da aşiretinin hayat alanı
değildir” dedi.
Bu vurgu, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi söz konusu olduğunda
nasıl konjonktürel bir “gelgit”te dış
politika yürütüldüğünü Erdoğan’ın söylemi üzerinden açık seçik
örnekleme imkânı verir bize.
Hatıraları canlandıralım:
2007 yılında terörle ilgili bir mesele Kuzey Irak’la da
bağlantılı olarak gündeme geldiğinde kendisinin başbakan olarak
muhatabının Barzani değil, Irak merkezi yönetimi olduğunu söyleyen
Erdoğan, “Bir
kabile reisiyle ben
görüşemem” dedi.