Hatırlayın, Kuzey Irak’ta ABD tugayı tarafından askerlerimizin
başına çuval geçirildiğinde devletçe ve milletçe gösterilen büyük
tepki ve infiali…
Bir de bakın şimdi El Bab’da iki askerimizin IŞİD tarafından diri
diri yakıldığına ilişkin iddialar karşısındaki atalete… Haber,
bilgi ve istihbaratı bastırma ameliyesine… Ve bırakın güçlü bir
tepki ya da infiali, adeta paralize olmuşluk haline.
***
Gözünüzün önüne getirin Beşiktaş’ta ve Kayseri’de TAK terörü
sonrası can veren onlarca polis ve asker için HDP’den, EMEP’e,
hatta CHP’ye kadar, parti bürolarıyla temsilcilerine yönelik
saldırı, ateşe verme ve lince kadar varan sivil tepkisel
hareketlilikleri…
Bir de arayın bakalım, bulabilecek misiniz El Bab’da IŞİD terörüne
kurban giden askerlerimizin acısıyla meydanlarda herhangi bir
gösteri yapıp öfke ve hiddet kusan, hançeresini yırtarcasına teröre
lânet yağdıran benzeri sivil grupları, “tosuncuk”ları!..
(Sadece IŞİD’in iki askeri yakarak öldürdüğü iddialarına karşı
protesto gösterisi yapıp “Ölüme karşı yaşam, savaşa karşı
barış” pankartı açanlar, polisin engellemesi ve gözaltılarla
karşı karşıya kaldılar!)
***
Göz gezdirin dünkü gazetede Dışişleri Bakanı’nın Antalya’da bir
açılışta eğitimin öneminden dem vururken sarf ettiği “Daha
fazla imam hatip ortaokuluaçacağız, daha fazla imam hatip
lisesi de açacağız” sözlerine…
Bir de kaydırın gözünüzü gazetenin yan sayfasında yer alan, yine
Antalya’da ele geçirilen 9 kilo esrarla ilgili haberin
devamına:
“Uyuşturucuya el koyan polis ekipleri, sürücü C.L’yi gözaltına
aldı. C.L’ninHisarçandır Mahallesi’ndeki bir caminin imamı
olduğu, 2 ay önce atandığı belirlendi.”
***
Unutmayın
gazeteci Hüsnü Mahalli’nin
2011 yılında bir sağlık sorunu yaşadığında bizzat dönemin
Başbakan’ının talimatıyla ABD’de tedavi ettirilme önerisine
varıncaya kadar özen ve ihtimama mazhar olduğunu…
Ama şimdi günde 11 ilaç, 3 de serum kullandığı halde iktidara
yönelik eleştirileri hakaret sayılarak suçlanıp tutukluluğunun
devamında ısrar edildiğini...
***