Dinbaz iktidarın lise biyoloji müfredatından "Hayatın Başlangıcı ve Evrim" ünitesini çıkarma gafletini tartışmaya dün bıraktığımız yerden devam ediyoruz. Bu, İslâmî çerçevede bile izahı hayli güç bir tasarruftur.
Çünkü İslâm düşünce dünyasında Mutezile’den başlayarak Abbasi dönemine kadar geriye giden evrimci bir yaratılış kavrayışı vardır.
“Müslüman evrimciler”, ne Kur’an, ne de hadislerde Allah’ın evreni ne zaman ve nasıl yarattığına dair açık seçik bilgi bulunmamasının rahatlığıyla yüzyıllar öncesinde Darwin’e taş çıkartacak görüşler ileri sürmüşlerdir!..
***
Nazzâm (9’uncu yüzyıl), “çekirdek varlık”tan türlerin ortaya çıktığını söyler.
Câhız (9’uncu yüzyıl), kompleks canlı türlerinin basit canlıların transformasyonuyla oluştuğunu, “tabii seleksiyon”un türleşmeyi belirlediğini ileri sürer.
İbn Miskeveyh (10’uncu yüzyıl) maden, bitki, hayvan ve insan âlemleri arasında “geçiş veya ara türler” olduğundan dem vurur.
İbn Tufeyl (12’nci yüzyıl) hayatın başlangıcını, doğadaki bazı madde ve gazların kimyasal bileşiminin evrimleşmesiyle açıklar.
Mevlâna Celâleddin-i Rûmî (13’üncü yüzyıl), “Cemâdâttandım [cansızlar], öldüm, nebat [bitki] oldum; Nebatken öldüm, hayvan zuhur ettim; Hayvanken de öldüm, insan oldum” der.
Ve 18’inci yüzyıl Osmanlı âlimi Erzurumlu İbrahim Hakkı, “Marifetname”sinde şunları yazar:
“Bu şerefli vücudun yükseliş başlangıcı madenler olmuştur ki onların başlangıcı kaygan çamurdur. Sonra ondan taşlar mertebesine yükselmiştir. (...) Ta iş ve sûrette insana benzeyen ‘nesnas’ ve maymun mertebesini bulmuştur. O mertebeden dahi yükselip insan sûretine gelmiştir.”
***