(Spoiler! Homeland, 5. Sezon, 2. Bölüm)
“- Yapamam Fatıma, üzgünüm!..
- Neden yapamazsın?
- Çok korkuyorum! Evimden ayrılmak istemiyorum!..
- Ama ev ne ki? Kendini içkiyle ve uyuşturucuyla öldürmeye
çalıştığın yer! Doğru değil mi?
- (Başını, çaresiz-hüzünlü onaylayarak sallar.)
- Peki, seni bundan kim kurtardı?
- Sen!..
- Hayır hayır, Tatlım, ben değil... Seni Allah kurtardı. O,
seni seçti! Ve Allah bizi önemli işler için seçtiğinde
bunu sorgulamaksızın yerine getirmeliyiz. Bu, Cennet’e
çıkan yol!..
- (Yine onaylayarak ama bu defa aynı zamanda
ferahlamış halde ve gülümseme eşliğinde başını
sallar...)”
Yukarıdaki diyalogda kendisini “Cennet’e çıkan yol”a koyulmak
için ikna etmeye çalışan kadının karşısındaki kızın adı Ayla...
Almanya’dayız. İzlediğimiz filmin bir başka sekansında ifade
edildiği üzere, 700 vatandaşı IŞİD için savaşmak üzere Suriye’ye
gitmiş bir Avrupa ülkesinde...
Ve kaydettiğimiz diyalog, IŞİD’e giden yolun sosyo-psikolojik
altyapısının ne olduğunu düşünmeye bir çağrı...
Homeland’in 5’inci sezon 2’nci bölümünden ilgisiz kalınamayacak
kesitler bunlar... İki nedenle ilgisiz kalmak olanaksız. Bir,
IŞİD’e eleman devşiren kadın teröristin Suriye’ye gitmeye ikna
ettiği Alman vatandaşı kızlar, genç kuşak Türk göçmenler olarak
resmediliyor. Birinin adı Ayla, diğerinin Demet... Ve kızlar,
Suriye’ye doğru yola koyulacakken Demet’le “iknacı
kadın” arasındaki şu diyaloğu da aşina bir dikkatle
izliyoruz: