Etme İbrahim Kalın, din kardeşiyiz!..
İyi-kötü, az-çok tanırız birbirimizi. Eski günler... SETA’ya davetler, Şehir Üniversitesi’ne davetler, ortak dostlar, proje önerileri, toplantı-söyleşiler, falan-filan...
O günlerden bugüne ciddiyetle gerilmiş yüz hatlarından, donuklaşmış yüz çizgilerinden öte derinlerinde de dönüşme var mı, varsa ne kadar bilemiyorum.
Bu “zâhir”in “bâtın”ı nedir, Allah bilir. Fakat ilim-irfan ehli bir güleç kişi olmaktan çıkıp bu kadar sinir bir devlet adamı profili de sunmak zorunda mısın, onun üzerinde düşün istersen!..
Emek emek örülmüş akademik kimliği, demir parmaklıklar örmeye hevesli bir bürokratik kimliğe böyle kurban etmeye değer mi? Bir bak kendine! Kalp gözüyle!..
***
Erdem’le Can’ın tahliye kararı sorulunca ağzından bir lokmacık nurlu söz çıkmamış. Bu, beraat kararı değil deyip artık çoktan aşılmış, demode ve de üstelik yalan-yanlış klişeleri tekrarlamışsın: Casusluk demişsin. Devletin gizli belgelerini sızdırma demişsin.
Gazetecilikle uzaktan-yakından alâkalı olmayan isimleri işaretle Julian Assange, Bradley Manning, Edward Snowden demişsin.
Dava devam edecek ve biz de yakından takip edeceğiz demişsin.
Neden, nasıl, ne sıfatla takip edeceksiniz İbrahim Kalın?!
Bağımsız (inşallah, biz hâlâ öyle ümit ediyoruz!) hukuk zaten hepimizin, tüm toplumun gözü önünde yapacak ne yapacaksa...
Siz hepimizden özel, ayrı, ayrıcalıklı neyin takipçisi olacaksınız?
Delil diye ortaya sürülen her neyse onların içeriklerinde ne olup olmadığının, ne olması, ne olmaması gerektiğinin mi?..
(Sen böyle deyince aklıma hemen şu son müddei iftira, yandaş basında gazetecilik adına yüz karası mahiyetli servis edilen “Can Dündar’ın Ankara’da satılan evi için açıktan para” iftirası da geldi!)
Neyi takip edeceksiniz? Hukuk, hukuksa eğer, kimsenin takibine muhtaç da olmadan, maruz da kalmadan yol alır.
***
Siz dönün ve kendinizi takip edin İbrahim Kalın!..
Bizimle ilgili ne düşünürsen düşün, ne hissedersen hisset, ne dersen de, ama gayet iyi biliyorsun ki İbrahim Kalın, biz din düşmanı değiliz.
Geç beni. Ne Can’ın, ne de zatıyla, kalbiyle, tavrıyla adeta bir “sufi-derviş” derecesindeki Erdem’in ağzında-kaleminde incitici bir söz ya da sözcük bulabilirsin dine dair...
Ama dine düşmanlık en çok sizin içinizden çıkıyor İbrahim Kalın...
Neden “Bakara-makara” diyenlerinizin takipçisi olmuyorsun İbrahim Kalın?
Neden bu milletin mukaddes rahmine sövenlerinizin takipçisi olmuyorsun İbrahim Kalın?