Öz kültür yoktur. “Özümüze dönelim” sözü de eğer masum bir cehaletle söyleniyorsa lafügüzaf, yok bu konularda hasbelkader mürekkep yalamış olanlarca politik, ekonomik, ideolojik hesaplar doğrultusunda telaffuz ediliyorsa da gaflet, dalalet ve hıyanettir. Kültür, sürekli bir oluştur. Bu oluş hali, her daim başka ve farklı ögelerle, çevrelerle, değerlerle, anlayışlarla, inançlarla diyalog, etkileşim ve alışverişler doğrultusunda şekillenir.
Kültürün zenginliği, yetkinliği ve gücü, “öz”ünden değil “melez”liğinden gelir. Kanlı bir finalle noktalanan yılbaşı kutlardın- kutlamazdın kavgasında en çok dillere dolanan sözlerden biri de bu “öz kültür” ve ona paralel olarak “yabancı değerler” teraneleriydi. Mesela Nazilli’de Noel Baba’nın kafasına silah dayadıkları “müsamere”de Alperenler, “Amacımız insanların özüne dönmesi” dedikten sonra, “Bin yıldır İslâm’ın sancaktarlığını üstlenmiş Müslüman Türk milleti” olduklarını kaydederek bu “öz”ün ne olduğuna açıklık getiriyorlardı. Diyanet de Yılbaşı kutlamasını gayri meşru ilan eden hutbesinde, gerekçe olarak “değerlerimizle örtüşmeyen, başka kültürlere, başka dünyalara ait eğlenceler”den dem vurmaktaydı. Bunları tartışalım!..
Alperenlerimiz “Bin yıldır İslâm’ın sancaktarlığını yapan Müslüman Türk milleti” olarak belli ki kendilerini Malazgirt-sonrası tarihle özdeştirip “öz”lerini de bu çerçevede açıklıyorlar. Yani Türklük dendiğinde Ergenekon, Ötüken, Altaylar, Bumin Kağan, Kutluk Bilge Kül Kağan, Orhun Abideleri “öz”e dâhil edilmiyor, dışta bırakılıyor. Keza ne “Gök Tengri”, ne Altay Şamanizmi, ne Maniheizm, ne de Budizm, zamanın değişik evrelerinde Türklerle ve Türklükle hemhal olmuş inanç kalıpları olarak en azından tarihsel bir mânâ ve ehemmiyet arz etmiyor. Böylesi bir “öz”e, beni bırakın bu ülkede Türkçü, milliyetçi, ülkücü çizgiyi sahiplenen pek çoklarını dahi ikna edemezsiniz. Türklük, eğer bir “kültürel oluş” şeklinde ele alınacaksa bunlar olmadan hiçtir ve İslâm’ın bir “mütemmim cüz”ü olmaktan öteye de geçmez. “Öz”ünüzü böyle bin yıl önceden başlattığınızda hem “siz”den önce İslâm vardır, hem de ayrıca “bin yıl İslâm’ın sancaktarlığını yapmış olma”ya kendinizden başka kimseyi, hele ki Arapları (hele hele Vahhabileri) hiç ikna edemezsiniz. Elbette “öz”lük iddiası hiçbir kültürel örüntü açısından savunulamayacağı gibi İslâm açısından da öyledir.