AKP yola çıktığında yanında “liberal entelijansiya” vardı.
Türkiye’de gerçek anlamda liberal bir parti olmamasından yakınan bu zümre, “Yeni Demokrasi Hareketi”, “Liberal Demokrat Parti” gibi başarısız ve yetersiz girişimler sonucu 1990’larda büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı.
Sosyal demokrasi ve Kemalizm’in sarkaçsal salınımındaki parlamenter solla milliyetçilik ve dindar muhafazakârlığın sarkaçsal salınımındaki merkez sağın ikili-karşıtlık dengesinde işleyen Türkiye siyasetinde aradığını bulamamıştı.
Çoğu mensubu eski-sosyalist, geç-milliyetçi, post-İslamcı arka plândan çıkıp neo-liberal potada kaynaşmış bu zümrenin tüm entelektüel enerjisi 2000’ler dönümünde AKP’ye kanalize oldu.
Daha doğrusu AKP-Gülenizm ittifakına…
***
Çünkü AKP, selefi Erbakan ve Milli Görüş hareketinden “mutant” bir evrimle Türkiye’de postmodern-küresel kapitalizmin makinistliğine talip olmuş ve liberallere memleketin özgürleşmesi, demokratikleşmesi, sivilleşmesi yolunda seçenek görünmüştü.
Bu durumun en karakteristik dillendirmesini, Karar gazetesinde Etyen Mahçupyan’ın referandumda “Hayır” oyu kullanacağını açıkladığı 13 Nisan 2017 tarihli yazısındaki şu ifadelerde bulabiliriz:
“Türkiye’yi demokratikleşme yolunda geleceğe taşıyacak olan sosyolojik tabanın muhafazakâr dindar kesim olduğunu 1990’ların başından bu yana savunuyorum. Toplumun zihni ve kültürel gelişiminin ancak en büyük cemaatinin kazanacağı vasıflar sayesinde gerçekleşebileceğini düşünüyorum. Bu mülahazalar sonucu partinin kuruluşu öncesinden başlayarak Ak Parti hareketini destekledim ve geçmiş tüm seçimlerde oy verdim”.
***
AKP şimdi hâlâ yola devam ederken artık yanında liberal entelijansiya yok