“Payitaht Abdülhamid” dizisini izlerken çok acayip bir reklam filmi de çıktı karşımıza. Dizinin sponsoru olan Gezer Terlik, başlangıçta ve aralarda seyrimize sunduğu reklamla bu toplumda gündelik hayatın içinde ciddi anlaşmazlık kaynağı olan bir kültürel pratiği alenen teşvik etti.
Gezer’in reklam filmi, bir apartman dairesinin kapısının önüne boca edilmiş mebzul miktarda terlik çiftleriyle açılıyor. Sonra bir hanımefendinin eve yaklaşan terlikli ayaklarını görüyoruz. Kapının tam önünde, belli ki ev-içi için elde getirilmiş bir başka terlik çiftini giyip eve giriyor. Koridorda yürüdüğü terliği ise kapının önüne (elbette hepsi “Gezer” olan!) diğer terliklerin arasında bırakıyor.
Tabii reklamın “Payitaht Abdülhamid” dizisi eşliğinde karşımıza gelmiş olması, anlamlandırma çabasını daha da kışkırtan bir nokta!..
Şöyle ki elimizde güvenilir bir araştırma, istatistiksel bir veri olmasa bile kısmi gözlemler eşliğinde bu alışkanlığın bir “gelenek”le, üstelik dine göndermeyle meşrulaştırma yoluna gidilen bir gelenekle bağının kurulduğunu öne sürebiliriz.
Ve bu doğrultuda söz konusu pratiğin makro ölçekte 150 yıldır devam eden “kültürel değişme” maceramızda karşı karşıya kalınan toplumsal gerilim, sürtüşme ve çatışmaların gündelik hayatın içinde, mikro ölçekli bir izdüşümüne kaynak oluşturduğu da düşünülebilir.