Bu seneki “Survivor Ünlüler-Gönüllüler”i şovun önceki sürümleriyle karşılaştırmaya çalıştığımda seçenek bulamadım. Sonra sonra fark ettim ki Survivor-2016, sadece bir tek “Survivor”la kıyas götürür.
Recep İvedik-4’teki “Survivor”la...
Tabii buna da Şahan’dan itiraz gelir mi, “Hoop, ayıp oluyor” diye, onu bilemem!..
***
Survivor üzerine yazdıklarımı kitap haline getirmeyi düşünüyorum. O hacme geldi. “Acunsal enerji”nin ana nakil hattını oluşturan bu programın benim televizyon köşe-yazarlığımda da yeri çok anlamlıdır. Bu işte siftahı Survivor-2011’le yapmıştım. Hani şu Nihat Doğan’lı, Asena’lı, Pascal Nouma’lı ve dünya kupalarında altın madalyalar toplamış milli yüzücü Derya Büyükuncu’nun kazandığı ilk “Survivor Ünlüler-Gönüllüler”...
O ilk yazının başlığı “Kızgın tavaya düşen damlalar”dı. “Meşhuriyet Çağı”nı çok çarpıcı aksettiren (ilginç bir tesadüfle bir önceki yazıda da değindiğimiz) “Chicago” müzikalinin unutulmaz şarkı sözünden: “Hepimiz kızgın tavaya düşmeye can atan damlalarız”.
***
Meşhurluk, “ekran” denilen kızgın tavaya düşmekten ibaret aslında... Ama “Survivor Ünlüler- Gönüllüler”i ayırt eden salt bu değil. 2011’deki ilk yazıdan başlayarak altını çizdiğimiz üzere o, “Ünlüler” özelinde esasen “çaptan düşmüş ünlüler” için bir rehabilitasyon ünitesi olarak işlevselleşti.
***
Fakat durum son birkaç yıldır bu kategoride daha da vahim bir durum aldı. Denilebilir ki “Ünlüler” takımı diye bir kategori, gerçek anlamda kalmadı ortada.
Görülmeye başlandı ki şöhret katsayınız ister düşük ister yüksek olsun, yıllar içerisinde emek vererek inşa ettiğiniz o kristal vazo, bir anda hem de bir alay dolusu kahkaha eşliğinde tuzla buz olabiliyor. Çünkü hem servet hem de şöhret açlığıyla o “kızgın tava”ya düşmeye can atan, bu arada da “ünlü” diye karşısına çıkan her kimse ona yönelik haset, hırs ve hınç küpü bir “Gönüllüler” armadası, fiziksel ve ruhsal saldırganlığıyla sizi madara edebiliyor
Bu süreçte kimler madara oldu, yazdık önceki yıllarda, burada tekrar isim vererek kimseyi üzmeyelim!..
***
Dolayısıyla gözden ya da çaptan düşmüş bir ünlü ismin bile Survivor’ı artık bir imkân ya da fırsat değil risk ve tehdit alanı saymaya başladığı noktaya doğru yol alındı.
O yüzden belli ki bu sezon en zor iş “ünlü” devşirmek olmuş. Ben, kocamış halimle ancak üç ismi tanıyabildim koskoca 10 kişilik takımda: Elbette Yılmaz Morgül, tabii Tuğba Özay ve bir de Yattara... Kızım, sayıyı 5’e çıkardı (“Avatar” Atakan ve Yunus Günçe) ama o da gerisini getiremedi.
Ünlüleri “çıkaramadık” yani... Gözümüz bir yerlerden ısırmadı!..
***
Bu arada önceki yıllarda da karşımızda olan ve giderek kanıksadığımız “realite-şov borsası” yine işlerlikte. Yani o “realite” senin bu “realite” benim dolaşanlarla dolu ortalık. Bir başka Acun prodüksiyonu olan “Ütopya”dan devşirme, biri “Ünlüler”, diğeri “Gönüllüler” takımında iki yarışmacı var.
Bir de “İşte Benim Stilim”den kopup gelmiş nasıl da narin-nazenin, “Annecim, annecim, annecim” bir Nihal’imiz var ki insan izlemeye kıyamıyor!