Tayfun Atay Cumhuriyet Gazetesi

Uçtuğunu zanneden şeyh: Aziz Yıldırım

Yaşar Kemal’in “Dağın Öte Yüzü” roman üçlemesi (Ortadirek, Yer Demir Gök Bakır, Ölmez Otu) bize bir insan topluluğunun yokluk ve umarsızlık sarmalında kalınca kendi içinden nasıl bir...

06 Haziran 2018 | 5.437 okunma

Yaşar Kemal’in “Dağın Öte Yüzü” roman üçlemesi (Ortadirek, Yer Demir Gök Bakır, Ölmez Otu) bize bir insan topluluğunun yokluk ve umarsızlık sarmalında kalınca kendi içinden nasıl bir “kült” figür çıkardığını da; ancak koşullar değiştiğinde onu yerle yeksan ederek ölüme mecbur bıraktığını da müthiş çarpıcı şekilde anlatır.
Çukurova köylüleri kendi aralarında etten kemikten bir âdemoğlu olarak yaşayan Taşbaşoğlu’nu “ermiş” kılarlar. Sonrasında Taşbaş’ın ermiş kişiliği, beşeri kişiliğinden ayrışır; öyle ki bir süre aralarından kaybolmuş sonra geri gelmiş “insan” Taşbaş’ı tanımaz ve takmaz köylüler… Hatta ısrarla Taşbaş olduğunu iddia etmesi karşısında onu pataklarlar. Bu duruma dayanamayan Taşbaş sonunda kendini öldürür.
Fakat ilginç olan şudur ki Taşbaşoğlu “beşeri” varlığına son verse de köylüler asıl, yani “ermiş” Taşbaş’ın çoktan “kırklara karıştığı” inancındadır. Dolayısıyla “Taşbaş”ın ölüsünü dahi tanımaz, “o” olarak kabul etmezler.

***

Yaşar Kemal’in, doğup büyüdüğü coğrafyanın halk inançlarından damıtarak kurguladığına benzer bir başka örnek de sufi-tarikat İslâm’ında sıklıkla karşımıza çıkan “Şeyh uçmasa da mürit uçurur” deyişidir.
Taşbaşoğlu’nu köylüler, önceleri o kendisine atfedilen olağanüstülükleri reddetse de, “ermiş” değil onlardan biri olduğunu çırpına çırpına söylese de ısrarla uçurmuşlar da uçurmuşlardır.
Böyle olunca giderek kendisini “uçtuğu”na inandıran Taşbaşoğlu, sonrasında tablo değişince buna katlanamamış, neticede (“uçmak” ne kelime!) uçurumun dibini boylamıştır.

***

Aziz Yıldırım, Fenerbahçe’nin “Taşbaşoğlu”dur.
Geçen pazar günkü korkunç seçim hezimeti, bir topluluk tarafından yıllarca yüceltilip, kültleştirilip, mitleştirilip “uçurulmuş” bir figürün, aynı topluluğun yeni arayışlarına artık hitap edemez olduğunda ve de kendisinin yerinden edilemez bir “efsane” olduğuna inandığı noktada başına gelen bir “uçurumdan yuvarlanma”dır.
Herkes Aziz Yıldırım’ın gitmesi gerektiği halde gitmemekte ısrar ettiği için bu acı sona maruz kaldığını söyleyerek faturayı tek başına ona kesiyor.
Bu haksızlık olur.
Aziz Yıldırım’ı yıllar boyunca “uçurmuş” müritlerin ortaya çıkan hazin tablodaki payını görmezden gelmek olur.

***

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kalacak bir türkü söyler gideriz 10 Eylül 2018 | 3.904 Okunma Kovboylar yetmez, kotu da yasaklayın! 05 Eylül 2018 | 3.542 Okunma Betona tapanların mabedi yapıldı 03 Eylül 2018 | 3.675 Okunma Bir insanlık ibadeti: Cumartesi Anneleri 20 Ağustos 2018 | 156 Okunma ‘Eşkıya’nın namusu Deniz’den soruldu! 15 Ağustos 2018 | 2.575 Okunma