Eskiden üniversite sınav dönemi, sınavın
stresini liseden itibaren yaşamaya başlayan öğrenciler ve onların
velileri için öncesiyle sonrasıyla telaşlı, heyecanlı bir süreci
beraberinde getirirdi.
Artık öyle değil. Sınava giren öğrencilerden de
çocuklarını sınav kapılarında bekleyen, sonrasındaki gelişmeleri
onlarla aynı heyecanla yaşayan anne-babalardan da daha büyük bir
stresle, içleri pır pır, “Allahım n’olcak, sen hayırlısını bol
bolamaç ver” diyerek bu dönemi geçiren bir kesim daha
var.
Popüler deyişle “özel üniversiteler”,
daha formel deyişle, yüksek öğrenimin paralı olduğu vakıf
üniversiteleri bunlar.
***
Üniversite sınav dönemine girildiğinde bu
memlekette artık billboardlarda araba, ayakkabı, çorap, eşarp,
parfüm, kozmetik, film, dizi, bikini afişlerinin yerini falanca
filanca üniversitenin “Gel vatandaş gel” nev’inden renkli,
albenili tanıtımları alıyor.
Üniversite sınav dönemine girildiğinde bu
memlekette artık gazete sayfalarında da boy boy, çarşaf çarşaf ve
art arda “seç beğen al” nev’inden kendilerini anlata
anlata bitiremeyen falanca filanca üniversite ilanlarından
geçilmiyor.
Ve üniversite sınav dönemine girildiğinde bu
memlekette artık televizyon ekranlarında da hareketli mi hareketli,
kıpır mı kıpır, fıkır mı fıkır, lafın belini kırmacasına mı
kırmacasına ve baş döndürücü tempoda art arda falanca filanca
üniversite tanıtım programlarından, daha doğrusu “program
paketleri”nden geçilmiyor.
***
Ne billboardlarda ne gazetelerde ne de
ekranlarda tabii ki hiç kimse “malım kötü” demiyor. Şu ara
sık sık trafikte o televizyon yayınlarının radyodan sürümlerini
dinliyorum. Her gün bir başka üniversitenin yetkilisi konuşuyor da
konuşuyor.
Lâkin dinlerken bir tuhaf oluyorum, kafam
karışıyor. “Yahu ben bunu dün de evvelsi gün de dinlemedim
mi” diye soruyorum kendime:
“Bizde bol miktarda çift ana dal imkânı
var. O yoksa yan dal var.”
“İş dünyasıyla içli dışlıyız, şahane mi
şahane staj imkânlarımız var, diplomasını alanın işi
hazır!”
“Dünyanın en önde gelen üniversiteleriyle
anlaştık; öğrenci/hoca değiş tokuşumuz var; burada başla, git,
dünyanın öbür ucunda bitir üniversiteyi!..”
“Erasmus, Erasmus;
Erasmus!”
“Akrediteyiz, akrediteyiz,
akrediteyiz!”
“Yüzde 25 burs, yüzde 30 burs, yüzde 50
burs, yüzde 100, yüzde 200, yüzde bin 500 burs!..”
***