Vahdettin İnce’nin CNN Türk’teki programda çocuk yaşta evliliklere dair sarf ettiği sözler üzerine sosyolojik, sosyal antropolojik ve sosyo-tarihsel analizde bulunmak zor iştir.
Tecavüz, cinsel istismar, çocuk yaşta evliliğe zorlama gibi yürek dayanmaz, mide kaldırmaz toplumsal trajedilere hiç istemeden çanak tutma ihtimalinden dolayı da zor iştir;
Kız evlat sahibi bir baba olarak da, onun ötesinde insan olarak da zor iştir.
***
Ama sonuçta İnce’nin “bizim kültürümüz” diye toptancı ve özcü bir anlayışla ortaya attığı;
Destekleme yolunda İslâm hukukunu lafına katık ettiği;
“Muayyen” hallere vasıl olmuş kız çocuğu ile ihtilam (düş azması) durumuna düşmüş erkek çocuğunu “reşit”, dolayısıyla evliliğe uygun sayma iddiasının;
Tarihsel-sosyolojik izsürümünü yapmakta yine de yarar vardır.
Bu sözlerin “kültürel” arka plânını çözümlemek, mevzubahis sorunun çözülmesi yolunda katkıda bulunabilir düşüncesi ve ümidiyle!..
***
Çocuklukta buluğ çağını yetişkinliğin başlangıcı sayan İnce, aslında çocuğu kabul etse de “çocukluğu” kabul etmeyen bir kültürel-tarihsel matriks içinden konuşuyor.
Hayatın nabzının esasen ve ağırlıklı olarak kırsal-tarımsal yaşam biçiminde attığı bir kültürel-tarihsel matriks içinden konuşuyor.
Ve böylesi kırsal-tarımsal yaşam biçiminin sonucu olarak ne örgün eğitimin, ne mesleki işbölümünün, ne de çocukluğun var olduğu ve Doğu kadar Batı’da da “Ortaçağ” olarak
karakterize edilen bir kültürel-tarihsel matriks içinden konuşuyor.
***
Vahdettin İnce’nin, “Avrupa kültüründe 18 yaş çocukluğun sınırı sayılırken ‘bizim kültürümüz’de bunun böyle olmadığı” sözleri, bana çocukluk tarihi üzerine çalışmaları çığır açıcı olmuş Fransız tarihçi Philip Ariés’in tezini hatırlattı.