Atatürk der ki; “Ekonomi her şeydir; milletlerin, devletlerin yükseliş ve çöküş nedenleri iyice araştırılacak olursa, bunun en başta ekonomik nedenlere dayandığı görülür. Asrımız ekonomi (iktisat) asrıdır. Bu çağda ekonomiye gereken önemi mutlaka vermeliyiz. Kalkınmamızın, ilerlememizin temel şartı iktisadi hayatı canlandırmaktır.”
Atatürk, açılan yeni dönemde “Türkiye’nin artık cihangir bir devlet olmaya heves etmeyeceğini fakat, iktisadi bir devlet olmaya çalışacağını ve yeni devletin temellerinin süngünün dahi dayandığı iktisatla kurulacağını” özenle belirtir.
Atatürk İzmir İktisat Kongresi'nde yaptığı konuşmada, halk arasında yaygın olan “bir lokma bir hırka” görüşünü eleştirir. “Böyle bir felsefeyi kabul etmemiz mümkün olamaz. Biz fakirler memleketi değil, zenginler memleketi olacağız” der. Sanayinin geliştirilmesi için 1927 yılında Sanayi Teşvik Kanunu çıkarıldı. Sanayi yanında tarımda makineleşmenin yararları üzerinde duruldu.
Atatürk diyordu ki; ”Yabancı sermayeye karşı değiliz. Memleketimizin kaynakları geniştir, gelsinler, eşit şartlarla iş yapalım. Ülkemizin kalkınmasında onların da bir payı olsun.. Bunun için de ecnebi sermayesine gerekli her türlü güvenceleri vermeye hazırız.”
Atatürk’e göre, “halkımızın tüccar sınıfını zengin edebilmek için ticaretin yabancıların hakimiyetinde olmasını engelleyecek tedbirlerin alınması" zorunludur.
Ticaret ve kaynaklar, bizden olan tüccarların elinde olmalıdır ki, milli bir burjuvazi sınıfı ortaya çıksın.