Türkiye İstatistik Kurumu her yıl “Gelir ve Yaşam Koşulları” araştırması ile ülkemizdeki değişimi belirliyor.
Dün yayınlanan 2016 yılı araştırmasının en çarpıcı bulguları, “Gelir eşitsizliğinin az da olsa arttığını” ve de “Halkımızın yüzde 68’inin borç yükü altında olduğunu” gösteren bulgular oldu.
Hane halkı kullanılabilir gelirinin, hane halkı büyüklüğü ve kompozisyonu dikkate alınarak hesaplanan eşdeğer hane halkı büyüklüğüne bölünmesi ile elde edilen eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine göre; en yüksek gelire sahip yüzde 20'lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0.7 puan artarak yüzde 47.2, en düşük gelire sahip yüzde 20'lik grubun aldığı pay 0.1 puan artarak yüzde 6.2 oldu. Buna göre; toplumun en zengin yüzde 20’sinin gelirinin en yoksul yüzde 20’sinin gelirine oranı şeklinde hesaplanan P80/P20 oranı 7.6'dan 7.7'ye yükseldi. Bir toplumda gelir adaletli olarak paylaşılmışsa (herkes eşit gelir elde ediyorsa) Gini katsayısı "0" değerini alır. Gelirler yalnız bir kişi tarafından alınmışsa Gini katsayısı "l" olur.. Gini katsayısının değeri gelir düzeyinin büyüklüğüne değil, farklı gelir düzeyleri arasında kalan kişilerin sayısına bağlıdır. Özetle Gini oranının artması eşitsizliğin arttığını, azalması ise eşitsizliğin azaldığını gösterir.
Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, 1’e yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı gösterir. 2016 yılı sonuçlarına göre Gini katsayısı 2015 yılında 0.397 iken, 2016 yılında 0.007 puan arttı, 0.404 oldu.. Türkiye’de ortalama yıllık eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert geliri bir önceki yıla göre yüzde 15.9 arttı. 16 bin 515 TL’den 19 bin 139 TL’ye yükseldi.
Maaş ve ücret gelirleri yüzde 49,7, emekli-dul aylıkları yüzde 18.0 ile toplam gelirde en yüksek paya sahip.
Toplam eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirleri içerisinde en yüksek pay, yüzde 49,7 ile maaş ve ücret gelirlerine ait. Emekli ve dul aylıklarının payı yüzde 18.0, yevmiyelerin payı yüzde 2.5. İşte bu nedenle genel bekleyiş maaş ve ücret zammı.