İzmir ekonomisi tam canlanmışken 1980’lerden sonra yavaşlamanın başlamasının değişik nedenleri var.
1980-92 yılları arasında yüksek enflasyon, işletmelerin işletme sermayesi ihtiyaçlarını durmadan artırırken, yüksek faiz oranları bu ihtiyacın giderilmesini çok pahalı bir hale getirdi.
Bu durum bir yanda yatırımların yeterince artmasını, diğer yanda teknolojik gelişmeyi engelledi.
1980’den sonraki devrede Kula Mensucat, İzmir Yün, Sezak Halı, İzmir Elektronik, Karaoğlu Madeni Eşya, İmesko Madeni Eşya, Yupi Tavukçuluk, Aykent Gıda, Kent Lastikleri, Metaş gibi İzmir’in hatta Türkiye’nin en büyük firmaları arasında bulunan firmalar faaliyetlerine son vermek zorunda kaldı. Metaş, 1992 yılında, devletin büyük yardımıyla tekrar çalışır hale geldi ama olmadı. Kula Mensucat da sahip değiştirerek 1990 yılından itibaren tekrar faaliyete geçti ama o da olmadı.
İzmir’in havasından mıdır, suyundan mıdır bilinmez, İzmirliler çok başarılı kuruluşlar ortaya çıkarıyor. Tepeye tırmanıyor, ama tepede bir türlü duramıyor.
Bir zamanlar Türkiye’nin en “kral” tekstil işletmesi İzmir’deki “Kula” fabrikasıydı. Sait Çolak’a ait bu işletme bugün ortalıkta yok. Hacı Ahmet Tatari’nin Taç Sanayi, işinde “bir numara”ydı. Bugün yok. Türkiye’ye kaliteli halıyı Osman Sezik’in “Sezak Halısı” tanıttı. Sezak kalitenin ismiydi. Bugün yok. Yılmaz Adıgüzel Türkiye’nin en modern yağ tesisi “Altınyağ”ı kurmuştu. Bugün ismi unutuldu. Melih ve Ergün Özakat BMC, Ege Otomotiv ve Egebank’tan oluşan bir imparatorluğun başındaydı. Bugün imparatorluk dağılmış durumda. Raşit Özsaruhan, Metaş gibi Türkiye’nin en büyük demir çelik tesisini ortaya çıkardı. Sonra Metaş’ın başına gelmeyen kalmadı. Aslan Önen, Avrupalı üreticilerin hayran olduğu Raks tesislerini kurdu. Tepeye çıkardı. Tepede duramadı.