Her partinin yönetimi, daha da doğrusu her partinin başkanı,
milletvekili seçiminde aday gösterilecekleri belirledi. Adaylar
gene parti yönetiminin, daha doğrusu parti başkanının tercihine
göre aday listelerine sıralanacaklar. Hangilerinin seçilebilir
listeden ve seçilebilir sıradan listede yer alacağına gene parti
yönetimi, daha doğrusu parti başkanı karar verecek.
Seçim, milletvekili seçiminin ötesinde parti vekili seçimine
dönüştü. Sandığa giderek oy verecek olanlar bildikleri, tanıdıklara
isimlere değil, partiye oy verecek.
Demokratik parlamenter sisteme geçtiğimizde, dar bölge-geniş bölge partililer aday adaylarını belirler, milletvekili adayları bu aday adaylarından biri olurdu. Milletvekilinin özelliği, seçildiği bölgenin özelliklerini, halkını, ekonomik yapısını bilmesidir. Seçildiği bölgeye tamamen yabancı milletvekillerinin bırakınız bölgenin sorunlarını, ülkenin sorunlarını öğrenerek gerçek anlamda “milletvekili” olabilme şansları çok zayıftır.
Kaldı ki birçok ülkede milletvekilinin her haftanın en az 2-3
gününü seçim bölgesinde geçirme zorunluluğuna karşı, bizde grup
toplantıları nedeniyle parti vekilleri partiden
ayrılamamaktadır.
Parti vekili, parti yönetimine ve özellikle seçimini sağlayan parti
başkanına bağlı olduğu için gerçek anlamda milletvekilliği görev ve
sorumluluğunu yerine getirememektedir.
Bu gelişmeler demokratik sistemde iyiye değil, giderek kötüye
yol açıyor. Bu seçimde tek lider-tek seçici sorunu çok daha açık
olarak öne çıktı.