Rüzgardan daha çok enerji üretmek için rüzgar santralleri kuruyoruz. Rüzgar santrali demek rüzgarı enerjiye dönüştürecek türbin demek.
Enerji Atlası’nda yer alan bilgilere göre, 2017 Kasım ayı itibariyle ülkede 2 bin 930 rüzgar türbini var. Bunların tamamı ithal. Türbin sayısında Alman Nordex’in payı % 25, Danimarkalı Vestas’ın payı % 23, Alman Enercon’un payı % 19, Amerikalı GE’nin payı % 13, Alman Siemens’in payı % 10.
İyi de biz neden rüzgar türbini üretemiyoruz? Neden üretmeye başlayamıyoruz? İşte bununla ilgili değerlendirmeler:
“Bir rüzgar türbininin tüm parçalarını ülkemizde üretebilme imkanına sahibiz. Enerji makine ve teçhizatı üretimi enerji sektörünün gelişimine doğrudan bağımlıdır. Enerji sektörünün gelişimi de enerji politikaları ile ilgilidir. Rüzgar enerjisi makine ve teçhizatı üretimi bugüne kadar teşvik edilemedi.
Rüzgar türbinleri, kule, rotor (kanat, kanat dolgusu, Pitch sürücü, Göbek, Mil), dış kabin, şaşe, frenler, sensörler, soğutma sistemi, yön bulma mekanizması, elektronik kontrol sistemi, miller, yataklar, kaplin, dişli kutusu, jeneratör, konvertör, trafolar, yer altı kabloları/havai hatlar, kesici ve ayırıcılar, iletişim sistemi, veri toplama ekipmanları ve fiber kablolar, kontrol istasyonu gibi toplamda 6 binin üzerinde bileşenden oluşur. Nasel adı verilen, elektriği üreten jeneratör bölümü bir türbinin % 70 maliyetini teşkil eder. Bazı parçaları hariç henüz Nasel bölümünü üretemiyoruz.
Türbinlerin diğer tüm parçaları ülkemizde yerli sermaye ile
kurulan fabrikalarda üretilebiliyor.
Kule üretimi, kanat ara ve hammaddesi üretimi, kanatlar için
saplama ve somunlar, kule bağlantı cıvataları, ana mil, kaplin ve
redüktör üretimi ve işleme, gövde ve kanat yatakları, rüzgar
kuleleri için flanşlar, özel bağlantı ekipmanları, pik, sfero ve
çelik döküm üretimi, türbin şasesi gibi birçok üretim ülkemizde
gerçekleştiriliyor.