Kapıları açarken, lavaboda sıvı sabuna uzanırken, elimizi çeşmeye tutarken, kağıt havluyu kullanırken, bindiğimiz otomobilde, otobüste, elimizden düşürmediğimiz biometrik tüm verilerimizin olduğu telefonda ve beraberinde HES koduyla girdiğimiz her yerde sensör, her yerde veri ekonomisinin bir dijital izi var. Bu kadar sensör, bu kadar elektronik devre, bu kadar çip talebi arttı ama fabrikalar sınırlı sürede çalışınca tedarik zinciri şaştı. Bilgisayarlar daha önce tekrarlanmayan taleplerin olduğu yeni bir dünyayı, alışverişi analiz etmekte zorlanıyor. Tıpkı virüsle karşılaşan tıp dünyasının uzmanlarında olduğu gibi ekonomi dünyasının uzmanları da çaresiz kalıyor.
YENİ EV OFİS OTOMOBİL
Eldeki verileri okuyarak doğru sonuca ulaşmak mümkün olmuyor. İşte bu çaresizlik anında en doğru şey; var olan verilerle yeni deneyim döngüsünü bulana kadar denemek. Tıpkı yeni büyüyen bir çocuk gibi öğrenmek için sürekli soru sormak zorundayız. Farklı disiplinlerden çok farklı deneyimleri bir araya getirmek zorundayız. Daha fazla işbirliği, daha fazla paylaşarak, daha fazla yetenek ve bu veri dünyasında, daha çok empati yaparak, sezgilere daha çok güvenerek...