20 Nisan Dünya Günü'nü geride bıraktık. Doğaya yalnızca biz
yaşıyormuş gibi bencil bakmamak gerektiğini anlamak zorundayız.
Dünyayı milyonlarca canlı türüyle paylaştığımızı hatırlamak için
felaketler yaşamak zorunda mıyız?
Müsilajın İstanbul ve Adalar denizine yayıldığı pandemi günlerinde
oğlumla Büyükada Kayıkhane'de iskeledeyiz. Kadir abi bizi sandala
davet etti. Oğlumla ilk kez sandalla denize açıldık. Önce
karşılaştığımız iki yunus sanki sıra dışı olayların habercisiydi.
Oğlum Ada Zefer yunusları görünce "Baba yu yu yu" diye seslendi. O
zaman 2 yaşında kelimelerin ilk harfini söylüyordu. Heyecanlanınca
kelimeyi tekrar ediyordu. Kadir abi biraz daha açıldı. Yarımada
ucuna yaklaşınca kocaman kanatları olan bir kuş kayalıklara kondu.
Kadir abi "Balıkçıl bir kuş olabilir" dedi. Biraz daha yaklaşınca
"Pelinkan bu" diye seslendi. Ada heyecandan yerinde duramıyor "Baba
pe, Baba pe pe pe" diye defalarca tekrar etti. İşte bu eşsiz anda
elimde Apple iPhone olmasa bu anı kaydedemeyecektim. O günlerde
arkadaşlara gönderip hangi cins pelikan olduğunu öğrenmeye
çalıştım. Tepeli Pelikan diyen oldu. Ancak sonra tanıştığım kuş
gözlemcisi ve yaban hayatı uzmanı sevgili Emin...