Hemşin yaylalarına sadece derelere, dağlara, buzul göllerine
bakarak rahatlamaya gelindiğini sananlar yanılır. Yaylalar aslında
yoğun çalışmanın ve katıksız emeğin olduğu yerlerdir. Peki
teknoloji yazarı yaylada ne bulur, neyle karşılaşır? Tabii ki
Hemşin'in Palovit yaylasında (2 bin 500 m) bolca yağmur, yayla
çiçeği, duman ile az sayıda hayvanla karşılaştık. Yaylaya elektrik
geldikten sonra maalesef televizyon getirenler de çoğalmış.
Yayla ocaklığında (meydanda) yakılan ateşin etrafında horon vurmak
(horon tepilmez!) için festivalleri bekler olduk. Yayla ortamında
ben de telefonu yanıma sadece fotoğraf ve video çekmek için
aldım.
FOTOĞRAF İÇİN ŞARJ
Yaylada telefonun sadece kamerasını kullanınca şarj ihtiyacı
azaldı. Alışkanlıktan olsa gerek yine de gözümüz ekrana takılıp
kaldı. Kapsama alanında olmayıp antenlerin tümü kapalı olunca doğal
olarak bildirimlerin sayısı artmıyor. Ama yine de bir umut ekrana
bakıyorsunuz. Düşünsenize güncelleme bile yok! Sanki bir türlü
zaman geçmiyor. Alışkanlıkla telefonu şarjda tutuyoruz. Telefonun
kapsama alanına kavuşması için biraz aşağıda (2 bin 200 m) Hamlakit
yaylasına dere boyunca yürümeniz gerekir. 1.5 saatlik yürüyüşten
sonra Hamlakit yaylasındaki kahvenin 50 metre karşısında bir
tümsekte durursanız konuşmanız mümkün oluyor. Ama ben bir türlü
başaramadım.
Yaylada geceler bir başka güzel. Sabah da güneş karşıladı bizi.
Kahvaltı sonrası Samistal yaylasına yürümeye karar verdik.
NE MESAJ GELDİ NE İNTERNETİ GÖRDÜK
Boğazı aşarken saatimizden yüksekliğin üç bin metreyi aştığını
gördük. Ama asıl sürpriz boğaza ulaştığımızdaydı; müthiş bir
rüzgardan sonra yağmur ve doluya tutulduk.
Hemen cebimdeki telefonun ıslak kalmamasına çabalıyorum. Gerçi
telefon suya dayanıklı ama boğazı geçerken başlayan dolu ve yanı
başımızda çakan şimşekler heyecanımızı tetikledi. Sonrası ise
fotoğraf çekmek için harika bir manzara buluyoruz karşımızda. Hemen
aşağıda Samistal'a uzanan yolu görünce rahat bir nefes aldık. Ve
yiyeceklerimizi çantadan çıkarıp taşın üstüne koyduk ki telefonlar
çalmaya başladı. Ancak ne mesajlar geldi ne internetin ucunu
gördük. Sadece ses öncelikliydi.
Telefon yer yer çekmediği için açık antenler su gibi içti pilimizi.
Üstüne video ve fotoğraf çekimleri de telefonun pilini bitirdi.
Yayla evine dönene kadar elektrikle ilişkimiz de kesildi.
Yaylada üç boyutlu kamera
Yürüyüş sonrası akşam yaylada 3 boyutlu kamerayı açıp deneme
fırsatı da buldum. Hem yürüdüğüm yolları hem kendimi görüntüye
yerleştirince annemin dedikleri aklıma geldi: "Oğlum hep manzara
fotoğrafı çekiyorsun. Biraz da kendini çek. Yoksa kimse oralara
gittiğine inanmaz." 3 boyutlu kameraların kamera arkası
görüntüleriyle manzaraları birleştirince annemin dilekleri de kabul
oldu. Dağlarda 3 boyutlu görüntüler bir başka güzel, horon oynayan
da tulum çalan da aynı karede değil 360 derece görüntüde
birleşiyor.