Bugün 12 Eylül darbesinin sene-i devriyesi. Darbenin üzerinden 44 yıl geçti. Vesayet mekanizmalarından temizlenmek için çok önemli adımlar atılsa da 12 Eylül darbesinin kalıntıları tam anlamıyla temizlenemedi.
Sadece birkaç hafta önce "teğmenler hükümete mesaj verdi" diyecek kadar ucuzlaşan, pazar malı zihniyetler varlıklarını ortaya koydu. Anlaşılan “sözde” darbelere ve vesayete karşı olduğunu ifade edenlerin içerisinde azımsanamayacak kadar fazlaca "geçmişe özlem" var.
Geçmiş dediğim tabi ki darbecilerin "halkı ve sivil siyaseti hizaya soktuğu" dönemlerdir.
Türkiye’nin siyasi ve toplumsal yapısını 12 Eylül 1980 darbesi etkilemiştir. Başta Orgeneral Kenan Evren olmak üzere ‘müdahalenin haklılığı’, devletin resmi radyo ve televizyonunda atlatılmaya çalışılmıştır.
Darbe geleneğinin en önemli unsuru anayasalardır. Son iki anayasayıda darbeciler yaptı. Anayasa koyucular millet karşıtlığını esas almışlardır. Çünkü 1950'de demokrasiye geçilmesinin ardından "millet yanlış yapmış", bu yanlışını da üç seçim geçmesine rağmen bir türlü düzeltmemişti.
Demokratik seçimlerle iktidar alanlarını kaybedenler millete "bir ders vermek" için darbeleri desteklediler.