Ortadoğu da 2010 yılında ilk olarak Tunus’ta başlayan Arap Baharı;
Arap dünyasında, tek bir lidere veya aile yönetimlerine dayalı otoriteryan rejimlerin sıkıyönetim uygulamaları karşısında başkaldıran Arap toplumları, siyasi özgürlüklerin sağlanması, insan haklarının korunması, gelirlerin adil paylaşımı ve işsizliğin giderilmesi için gerekli reformların yapılmasını istiyorlardı.
İlk başlarda bu taleplerin karşılanması için gösteri yürüyüşleri ile başlayan süreç, bazı ülkelerdeki isyanın silahlı eylemlere dönüşmesi ile birlikte iç savaşa evrilmiş, zamanla daha kaotik bir hal alan hareket Tunus, Mısır, Yemen ve Libya’da iktidarların devrilmesiyle sonuçlanmıştır.
Tunus ve Mısır’da yaşanan süreçlerin aksine Arap baharı süreci Suriye’de gerek iktidarın protestolara karşı sert tutumu, gerekse dış aktörlerin meseleye dahil oluşu ile yoğun bir çatışma alanına dönüşmüştür.
Oluşan bu çatışma alanı ise zamanla yeni aktörlerin doğmasına zemin hazırlayarak çatışmanın daha geniş alanlara yayılmasında etkili olmuştur.
Suriye’deki süreçte dış aktörlerin gerek Esad rejiminin gerekse muhalefetin yanında yer alarak dahil oldukları kriz ülke genelinde sıcak çatışma alanı oluştururken, aynı zamanda Suriye üzerinden küresel ve bölgesel düzeyde bir nüfuz mücadelesinin başlamasına da neden olmuştur.