Birlik ve beraberlik, bir toplumun milli ruhunu güçlendirir. Ortak değerler ve hedefler etrafında kenetlenmek, toplumsal dayanışmayı pekiştirir. Bu doğrultuda hareket etmek en çok siyasetçilerden beklenendir. Toplumun daha büyük bir kesiminden kabul görür.
Sağlık Bakanlığı’nın ‘Normal Doğum Eylem Planı’ tanıtım filmi yürek burkucu olmuş. Ayrıştırıcı olmuş. Hatta sezeryanla doğum yapan anneyi yetersiz ve kötü hissetmesine sebep olacak kadar, Sezaryanla doğum yapan anneye bebekle arasındaki bağın zayıfladığını anlatacak kadar, Bu kısa film belli ki bir erkek eliyle çekilmiş. Sıfır duygusallık, bol ajitasyon var.
Anne karnındaki fetüsü konuşturmak nedir? ‘Anneciğim ben hazır değilim’ sömürüsü sonrasında sezeryanla fetüsün boşluğa düşüşü, yalnızlık duygusu ... gibi gibi duygu sömürüsü yapmak doğru değildir.
Doğru olan
Kadınları normal doğum konusunda bilinçlendiren kısa filmlerin yapılmasıdır. Hatta normal doğum için teşvik edilmesidir. Buna kimsenin itirazı olamaz. Sezaryanın bebeğe ve anneye olabilecek sağlıksal komplikasyonlarını anlatmak doğrudur, fakat duygu sömürüsü yapmak bu coğrafyanın kadınlarında geri teper. Kaldı ki sezaryan ya da normal doğum olup olmayacağına hamilelik süresinin takibini yapan hekim karar vermelidir. Bu karar tıbbı gerekçeler doğrultusunda verileceği gibi alternatif bir tercih olarak kadın anne tarafından da verilebilir. Kadının tercihi, kararıdır. Gerekli olmadığı, zaruriyet olmadığı sürece sezeryan doğumun tercih edilmemesini sağlamak önemli ama annenin cesareti ve kararıda çok önemlidir.
Ama kadının nasıl doğurduğu değil de nasıl bir anne olduğu, dünyaya gelen o bebeği nasıl yetiştirdiğidir. Çünkü modern çağın kadınları anneleri çocuk yetiştirmiyor, bakıcılar sadece çocuk büyütüyor. Oysaki büyütmek değil yetiştirmenin önemli olduğu vurgusu yapılmalıdır.