Dünya iki gün arayla iki büyük rezalete Eşahitlik etti. Önce Gazze kasabı, İsrail’in katil ve eli kanlı lideri Netanyahu, ABD Kongresi'nde yüzsüzce alkışlandı.
Olimpiyatlara ev sahipliği yapan ülkeler açılış
seremonisinde kendi tarihiyle medeniyete nasıl
bağlandıklarını tarif ediyorlar. İngilizler,
Londra Olimpiyatları'na Sanayi Devrimi teması üzerinden
gitmişlerdi. Cuma günü başlayan 2024 Yaz Olimpiyatları'nı
düzenleyen Fransızlar ise açılışı Fransız Devrimi'yle
yaptılar.
Fransızlardan tabi ki İngilizler gibi derinlik, sadelik ve mizah
beklenemez fakat bu kadar sığlıkta Macron'un Fransa'sı için oldukça
fazlaydı.
Eski Yunan tanrılarından, son akşam yemeğindeki İsa'ya kadar ne
varsa Charlie Hebdo'dan hallice bir şekilde gösterildi. Bu akıl
dışılığa kraliyet mensuplarının kelleleri kesilerek son
verildi.
Ne var ki sahnede devrimin Bastil Hapishanesi'ni basarak
kurtardığı yoksullardan bahseden bir koreografi
yoktu. Başörtülü olduğu ve başını açmadığı
için müsabakalara alınmayan Müslüman sporcularla birlikte
gettolarında unutulmuşlardı. Fransa, koşucu Sounkamba
Sylla’nın başörtüsü takmasına izin vermedi. Fransız koşucu şapkayla
katılmak zorunda kaldı.
Durum böyleyken ortalık coşkulu "LGBT-İ bireyden" geçilmiyordu.
Canlı yayında +18 görüntülerin yayını tüm dünya televizyonlarıyla
aynı anda veren TRT'ye soğuk terler döktürdü.
Ev sahibi ülkenin cumhurbaşkanını, kendisinden 25 yaş büyük eşini
gücendirmek pahasına Spor Bakanı'yla kameralar önünde
öpüşecek kadar heyecanlandıran şey ne olabilir?
Fotoğraf oldukça net…
Pandemide döneminde tutulan saflar sıklaşıyor.
Küreselciler, seçimlerde desteklediği Avrupa'daki en sıkı
müttefikinin başkentinde Paris’te yeni dünya düzeninin olimpiyat
ruhunu ilan ediyor. Marjinalin hâkimiyetinin dayatılması söz
konudur. Ötekinin kabulü meselesinde anlam başka tarafa kaymıştır.
Dinlerin, Cinsiyetlerin, Kültürlerin Çağdışı
olarak görülmesi ve tek tipleştirilmesi mesajları
olimpiyata damga vurmuştur.