Tülin Türkoğlu İnternethaber

Kıbrıs Türk'tür Türk kalacak!

Kıbrıs Adası'ndaki 500 yıllık Türk varlığını gölgelemek, sindirmek, silmek ve yok etmek üzere 1950'lerden itibaren Rumların başlattığı zulüm… 1963 Aralık ayında kanlı...

23 Temmuz 2024 | 1.285 okunma

Kıbrıs Adası'ndaki 500 yıllık Türk varlığını gölgelemek, sindirmek, silmek ve yok etmek üzere 1950'lerden itibaren Rumların başlattığı zulüm…

1963 Aralık ayında kanlı bir eylemle dayanılmaz bir baskı ve eziyete dönüşen, uluslararası hukuku ve Kıbrıs Türklerinin yasal haklarını yok sayan insanlık dışı baskılar…

20 Temmuz 1974’te başlayan ve dünya tarihine zafer olarak yazılan Kıbrıs Barış Harekâtı bu baskı düzeni yerle yeksan edilerek Kıbrıs Türkeri’nin varlığı sonsuza kadar garanti altına alındı. Tarihi bir zafer olan Kıbrıs Barış Harekâtı, 50 yıl sonrasında, Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki tartışmasız varlığının Mavi Vatan'daki tüm deniz altı ve deniz üstü haklarının güvencesi adına da tarihi bir zafer konumundadır. Dünyanın en stratejik adalarından birisi olan Kıbrıs'ta Türk varlığının sonsuza kadar hükmetmesi olarakta okunabilir.

'Karpaz Burnu'ndan (Zafer Burnu) ileriye bakarsan Çin Seddi'ni görürsün' ifadesi Kıbrıs'ın küresel jeopolitik dengeler açısından vazgeçilmez konumunu teyit eden bir ifadedir. Bu nedenle; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin varlığı, KKTC'nin Türk Devletleri Teşkilatı'nın da bir parçası haline gelmesi, Balkanlardan Kıbrıs'a, Kıbrıs'tan Kafkasya ve Orta Asya'ya stratejik bir coğrafyada, aynı zamanda ulaştırma, enerji ve ticaret koridorlarına da hakimiyet anlamına gelmektedir.

İçinde bulunduğumuz karmaşık dönemde, bulunduğumuz coğrafya jeopolitik gerginlik ve çatışmalarla önemli zorluklar yaşarken ve geleneksel koridorlar yaşadıkları sorunlar nedeniyle masaya yatırılırken, Türkiye Cumhuriyeti'nin Balkanlar'da, Kıbrıs’ta, Kafkasya'da ve Orta Asya'da kalıcı barış ve istikrar adına yürüttüğü insanı ve girişimci diplomasinin değeri paha biçilmez.

Türkiye'nin Adriyatik'ten Doğu Akdeniz'e, Hazar Denizi'nden Asya- Pasifik'e oluşturduğu kapsayıcı ve yapıcı ilişki ağı, bugün dünyanın saygın ve stratejik önemdeki tüm ekonomik ve siyasi platformlarından davet almasına sebep teşkil ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın samimi ve kararlı liderliği, vizyoner yaklaşımı Afrika'da, Asya'da, Latin Amerika'da Türkiye'ye önemli stratejik iş birliklerinin kapısını da açıyor. Bu süreç, yakın dönemde KKTC'nin çok sayıda ülke tarafından tanınmasına imkân sağlayan gelişmeleri de beraberinde getirecektir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Siyasetçilerin her yerde konuşma arzusu ne kadar doğrudur? 16 Eylül 2024 | 3.835 Okunma Narin ne görmüş olabilir? 13 Eylül 2024 | 6.631 Okunma 12 Eylül darbesinin sene-i devriyesi 12 Eylül 2024 | 4.361 Okunma Narin cinayetinde soruşturma önce kadınlardan başlamalı! 11 Eylül 2024 | 4.840 Okunma Feodal monarşi= Sahiplik 10 Eylül 2024 | 2.411 Okunma