Orta Doğu’nun bitmek bilmeyen, sonuca bir türlü ulaşamayan Filistin sorunu, Kadim coğrafyanın tarihten günümüze mirası, Hz. İbrahim ile başlayan hikaye,
Özünde aynı kaynağa sahip olan anlatı ve yorumlar, siyaset işin içine girdiğinde farklılaşır ve karmaşık bir hal alır. Orta Doğu’yu çıkmazın içine çeker. Hapsolmuş ikilemlere mahkum eder.
Orta Doğu’nun demokrasi, askeri müdahale, rantiyer yapı, olgunlaşamamış milliyetçilik, toplumsal doku ve daha pek çok problemleri çoğu zaman yaşanan sorunların varlığından uzaklaştırır.
İsrail-Filistin sorunu böyle bir mesele. Orta Doğu’nun iç ve dış dinamikleri, İsrail-Filistin sorununu perdeliyor. İsrail’in kurulması, Arap-İsrail Savaşları, İsrail-Filistin sorunu ve nihayetinde "Filistin meselesi" şeklinde tanımlamalarla ifade edilen mesele, gerçekte konunun nasıl ele alındığıyla ilgili. Gelinen noktada problemi anlama sürecinin ötesine geçilmesi ve çözüme yönelik adımların acilen atılması gerekiyor.
Pragmatik bir yaklaşımla; Filistin için öncelikle krizden çatışmaya, şiddete evrilen durumun yatıştırılması ve süratle durdurulması gerekiyor. Aksi takdirde yaşanan insani dramlar bir döngü halini alacak.
Uluslararası toplumun güç odakları, söz sahipleri bu çatışmanın öznesi olmadan, tarafı haline gelmeden akil bir duruşla Filistin meselesinin çözümünde adil ve kalıcı bir barış için gerekli rolü üstlenmeli.