Birkaç yıl öncesi Kılıçdaroğlu Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olmaması için sürekli olarak argümanlar ortaya koyuyordu. Ekrem İmamoğlu’nu Ankara’ya çağırıyor, İstanbul’un sorunlarını kendisinden dinleyerek yakınında tutup kontrol ediyordu.
Cumhurbaşkanı adayı olmaması için babası oğluna baskı yapıyordu. Kendisinin cumhurbaşkanı adayı gösterilmeyeceğini anlayan İmamoğlu, siyasi rövanş için uygun zemin oluşturmaya çalışarak doğru hamle yapmanın zamanını kolluyordu.
İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasındaki yakın ilişki tez ayrılık getirdi. Seçimden sonra Ekrem İmamoğlu ve kendisini destekleyen belediye başkanlarıyla CHP içinde bir çıkartma yaptı. Özgür Özel’i tüm siyasi gücünü kullanarak genel başkan yaptı. Emaneti “emin ellere teslim etti”.
“Baba oğul muhabbeti” siyasi ikbale kurban edildi
İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu’nun arası Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecine kadar oldukça iyiydi. Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu’nun arasının açılması için sadece birkaç ay yetti. Oysaki CHP kurultayında Kılıçdaroğlu’na karşı ikisi güçlerini birleştirip iş birliği yapmıştı. Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner. Tamda öyle oldu. Bu defa siyasi anlaşmazlık Ekrem İmamoğlu ile Özgür Özel arasında yaşanmaya başladı. İttifak safında olan Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu’nun arası açıldı.
Güç savaşı hemen kurultaydan sonra başladı. Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Merkezi’ne acilen çıkartma yaptı. Müdahale etti. Bu müdahale ile parti örgütünde; seçim işleri, mali işler, genel sekreterlik gibi kritik yerlere İmamoğlu’nun önerdiği isimler getirildi. Yapılan bu hamleyi “Özgür Özel, bana tabi ol. Sen benim adamımsın. Benim sayemde genel başkansın. Sen görünen bense gerçekte olan genel başkanım” diye okumak yanlış olmaz.